Son zamanlarda ABD’nin Beyaz Saray tarafından yayımlanan “Ulusal Güvenlik Stratejisi” belgesinde, Avrupa’ya yönelik sert suçlamalar ve eleştiriler dikkat çekiyor. Buna karşın, Avrupa Birliği’nin en yüksek dış politika temsilcilerinden Kaja Kallas, Washington’un Avrupa’nın en önemli müttefiki olmaya devam ettiğini vurguladı. Kallas, çeşitli Avrupa ülkeleri ve liderler adına yaptığı açıklamada, Amerika Birleşik Devletleri’nin son belgeyle eleştirdiği konuların gerçekleri tam yansıtmadığını ve ikili ilişkilerin temel dayanışma ve bağlılık üzerine kurulu olduğunu belirtti.
Japonya, Kanada ve Güney Kore gibi ortaklarla birlikte Avrupa’nın güvenliğini ve istikrarını sağlamaya devam eden AB, Kallas’a göre, Avrupa’nın özgüven ve güç açısından kendini yeniden şekillendirmesi gerektiğinin altını çiziyor. Avrupa ülkeleri, yıllardır süregelen Amerika ve Avrupa arasındaki görüş ayrılıklarına rağmen, karşılıklı güven ve ortak çıkarlar temelinde süregelen bağların sarsılmadığını ifade ederek, dayanışmanın önemine vurgu yapıyorlar.
Washington’un Avrupa’yı Hedef Alan Belgesi
Perşembe günü yayımlanan belge, Avrupa’yı “medeniyetin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya” olmakla suçlarken, Avrupa Konseyi ve benzeri ulus üstü yapıların demokratik ilkelerden uzaklaştığı öne sürüyor. Ayrıca, belge, Avrupa’nın şu an izlediği yoldan döndürülmesi gerektiğine dair ABD’nin yardım çağrısı yapıyor. Bu yaklaşım, Avrupa’da büyük tartışmalara neden olurken, birçok siyasetçi de sert tepkiler gösterdi.
Eski İsveç Başbakanı Carl Bildt, X hesabında yaptığı paylaşımda, belgedeki ifadelerin Kremlin’deki bazı kişileri andırdığını ve belgenin Avrupa’nın aşırı sağını bile geride bıraktığını belirtti. Aynı zamanda, eski Letonya Başbakanı Krisjanis Karins, Reuters’a yaptığı açıklamada, bu stratejinin en çok Rusya’yı memnun edeceğini ifade ederek, Washington’un stratejisinin en büyük zararının kendisine olabileceğine işaret etti.
AB ve NATO Ülkelerinden Yorumlar
Belgede, Avrupa ülkelerinin demokratik kurumlarını zayıflatmak ve yerel halkın Ukrayna konusunda barış talebini engellemek amaçlı adımlar atıldığı savunuluyor. Ayrıca, ileri sürülen iddialara göre, zamanla, Avrupa kökenli toplumların oranının azalmaya başlayacağı öngörülüyor. Bu durum, Avrupa ülkelerinin tepkisini çekiyor ve henüz resmi bir AB veya hükümet kaynaklarından açıklama gelmedi. Politika uzmanları, Avrupa liderlerinin ABD Başkanına meydan okumak yerine, mevcut ketum tutumlarını sürdürmelerindeki nedenin, gerilimi azaltma ve ilişkileri koruma isteğine bağlı olduğunu düşünüyorlar.
