Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği konserler ve ilgili harcamalarla bağlantılı yürütülen soruşturma kapsamında, İçişleri Bakanlığı’ndan Mansur Yavaş ve Özel Kalem Müdürü Nevzat Uzunoğlu hakkında soruşturma izni talebinde bulundu. Bu gelişmeler, belediyenin şeffaflık ve mali denetim konularında önemli tartışmalara yol açtı.
Soruşturma kapsamında toplam 14 kişi hakkında iddianame hazırlanmış olup, bunlardan 5’i tutukludur. Söz konusu kişilerle birlikte, nitelikli zimmet suçunun zincirleme işlenmesi nedeniyle, 8 kişi için 31,5 yıl, diğer 6 kişi için ise 18 yıla kadar hapis cezaları istenmektedir.
Siyasi Liderlerin ve Muhalefetin Yorumları
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Ankara’nın gelirini halkın hizmetine sunan Başkanımız Mansur Yavaş’ın karşısında durmak yerine, onun yanında durmayı tercih ediyoruz. Eğer hesap soracak alan arıyorsanız, parsel parsel satılan alanların hesabını sorun,” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda, Taşcıer, Yavaş’ın hayatı ve siyasetiyle şeffaf olduğunu vurgulayarak, “Bu saldırılar, halkımızın dürüst yöneticisine karşı yapılan karalama ve iftiradır” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ise, bu soruşturmanın hukuki değil, açıkça siyasi olduğunu belirtti ve “Yapılan bütün kara propagandaların karşısında, halkımızın ve Mansur Yavaş’ın duruşundayız” dedi. Ayrıca, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, yürütülen soruşturmayı, Ankara’daki dürüst ve şeffaf belediyeciliği hedef alan siyasi bir kampanya olarak değerlendirdi.
Siyasi Reaksiyonlar ve Tartışmalar
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, bu durumun klasik bir siyasi baskı olduğunu ifade ederek, “İşte Ankara’yı parsel parsel satanların peşine düşenler, gerçek amacı gizleyerek, siyasi hesaplarını yürütmeye devam ediyor” diye tepki gösterdi. Ayrıca, yeni parti temsilcileri ve diğer CHP üyeleri, iktidar yanlısı medyanın bu iddiaları manipüle ettiği görüşünü dile getirdi.
Gül Çiftci de, Ankara Belediyesi’nin dürüst ve israfı önleyen projelerini karalamaya çalışanlara karşı durduklarını belirtti. Özdağ ise adliye koridorlarında siyasetin dizayn edilmesine karşı çıkarak, “Siyaset mertçe yapılır, adli mekanizmalar siyasi araçlar haline getirilemez” sözleriyle uyardı. Bu açıklamalar, siyasetin yargı ve medya üzerinden şekillendirilmesine karşı ortak bir duruşun olduğunu gösteriyor.