Nöbetçi Eczaneler
HasTavuk Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, beyaz et sektörünün 2025 yılı itibariyle günlük üretim seviyelerini düzenli ve istikrarlı şekilde artırmayı hedeflediklerini belirtti. Bu yıl itibariyle toplam üretim miktarının yaklaşık 2 milyon 700 bin tona ulaşmasını öngören sektör temsilcisi, bunun geçen yıla kıyasla %5’lik bir büyüme anlamına geldiğini açıkladı. Ayrıca, toplam üretimin yaklaşık 500 bin tonunun ihracata yönelik planlandığını sözlerine ekledi. Sezer, “Beyaz et her zaman olduğu gibi hem üretim hem de ihracat alanında sürekli büyüyor ve gelişiyor” dedi.
Küresel ve yerel tüketici davranışları ışığında, Türkiye’de kişi başı yıllık beyaz et tüketim oranı 20 kilogram civarında iken, Brezilya’da bu rakam 40-45 kg seviyesindedir. Son beş yıldır, beyaz etin kırmızı ve domuz eti üzerinde üstünlük sağladığını vurgulayan Sezer, bunun temel sebeplerinin ekonomik fiyat avantajı ve sağlıklı bir protein kaynağı olmasından kaynaklandığını ifade etti. Tavuk etinin üretiminde kullanılan su miktarının kırmızı ete kıyasla çok daha düşük olduğunu ve buna ek olarak karbon ayak izi açısından da üç kat daha az etki bıraktığını dile getirdi.
Çevresel ve Sağlık Üzerindeki Etkiler
Bu avantajların, iklim değişikliği ve çevresel duyarlılıkların arttığı günümüzde, beyaz etin tüm dünyada tercih edilmesinde önemli bir rol oynadığını belirten Sezer, bu alandaki gelişmelerin sürdürülebilirlik adına büyük önem taşıdığını söyledi.
Gıda Güvenliği ve Denetimler
Son dönemlerde yaşanan gıda zehirlenmesi olaylarına dikkat çeken Sezer, özellikle işlenmiş ve hazır ürünlerde, örneğin tavuk döner gibi ürünlerde, merdiven altı üretimlerin ciddi riskler barındırdığını ve denetimlerin sıkılaştırılması gerektiğini vurguladı. Türkiye’de faaliyet gösteren büyük firma ve markaların, Avrupa standartlarının üzerinde hijyen ve biyogüvenlik önlemleri aldığını belirterek, “Üretim sırasında soğuk zincirin korunması büyük önem taşıyor. Ürünler, genellikle 6 derece sıcaklıkta üretilip aynı koşullarda tüketiciye ulaştırılıyor” dedi.
Sezer, tüketicilere şu konuda uyarıda bulundu: “Bir döneri bitirip, ertesi gün aynı döneri satmaya çalışmak büyük bir tehlike arz eder. Bu tür uygulamaların ciddi sonuçları olabilir. Bu nedenle, markalaşmış ve güvendiğiniz firmalardan ürün tüketmek en sağlıklısıdır. Ayrıca, denetim otoritelerinin bu konuda daha sıkı ve etkin kontroller yapması da şart.”
Fiyatlandırma, Medya ve Tüketici Algısı
Sezer, Türkiye’de beyaz etin hâlâ en ucuz protein kaynağı olduğunu ifade etti ve zaman zaman ileri işlenmiş ürünlerde fiyat artışları yaşanabileceğine dikkat çekti. Medyanın fiyat artışlarını sıkça gündeme getirdiğine vurgu yaparak, “Ancak, fiyatlar uygun seviyelerdeyken bu konular pek tartışılmıyor. Mesela, 49 TL’ye sattığımız günlerde, ‘En iyi protein çok ucuza satılıyor’ diye bir haber pek görmüyoruz. Aynı şekilde, hamsi fiyatları 150 TL’ye düştüğünde, hemen haberler yapılıyor. Bu adil bir tutum değil” dedi.
Sezer sözlerine şu şekilde devam etti: “Türkiye’de beyaz et, en uygun protein kaynağıdır. Elbette, bazı ürünlerin fiyatında zaman zaman artışlar olabilir, bunlar dikkatle takip edilmeli. Ama aynı hassasiyet, diğer besinlerde de olmalı. Beyaz etin uygun fiyatlı olmasının yanı sıra, bu sektörün güvenilir firmalar tarafından denetlenmesi ve markalaşarak tüketiciye ulaşması önemli. Ayrıca, halkın daha bilinçli tercihler yapması için medyada da tarafsız ve adil bilgilendirmeler yapılmalı.”
Sonuç olarak, beyaz et sektörünün ekonomik ve çevresel açıdan önemi net bir şekilde ortaya çıkarken, tüketici bilinçli seçimler ve güvenilir markalar tercih ederek sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenmeye destek olabilir.