İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, son derece sert ifadelerle mevcut hükümetin politikalarını ve bölgesel gelişmeleri eleştirerek, Türk milletinin iradesine ve devlet onuruna yapılan saygısızlıkları gündeme getirdi. Toplantısında yaptığı konuşmada, demokratik süreçlerin ve milli menfaatlerin çiğnendiğine dikkat çekti.
Terörle mücadele ve ülke güvenliği konusundaki açıklamalarında, ”Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşma yolundaki adımların, aslında milletin rızası alınmadan yapılan gizli pazarlıkların ve tuzakların sonucu olduğunu vurguladı. Serbest kalan teröristbaşı ve örgüt liderlerinin, meydanlarda silah bırakma ve feshetme gibi sözler vermesine rağmen, örgütün gerçek niyetlerinin hâlâ devam ettiğini belirtti.
Güvenlik alanında yaşanan gelişmelerin, ülkenin bağımsızlığı ve onuru açısından tehdit oluşturan olaylar olduğunu hatırlatarak, Türkiye’nin kendi topraklarındaki yabancı güçlere izin vermemesi gerektiğine vurgu yaptı. Barzani ve Kuzey Irak politikasına yönelik eleştirilerde bulundu ve bu anlaşmaların milletimizin bilgisi dışında gerçekleştiğine işaret etti.
İşbirliği ve diyalog çağrılarına rağmen, bazı aktörlerin sınırların dışındaki hareket ve tutumlarının, milletin iradesine aykırı olduğunu belirterek, “Kendi toprağımıza gelen yabancı güçler, milletimizin izni olmadan orada gezebilir mi? Bu sivil ve askeri varlıklar, devletimizin onayını almalıdır” diyerek tepkisini gösterdi.
İşçilere ve Gençlere Yönelik Kaygılar
Genç kardeşlerimizin artan yorgunluğu ve umutsuzluğu karşısında büyük bir endişe duyduğunu ifade eden Dervişoğlu, güçlü bir gelecek için azimli olunması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin bütçe önceliklerine dikkat çekerek, 2026 yılı bütçesinde büyük bütçelerin inşaat ve faiz ödemelerine ayrıldığını belirtti. Etrafımızdaki gençlerin, eğitim ve istihdam alanında yeterince fırsat bulamadığını, liyakatin yerini kaybettiği bir ortamda gençlerin kaderlerine terk edildiğinin altını çizdi.
Asgari ücret ve ekonomik sorunlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, işçi haklarının ve ülke refahının gözetilmediğini anlattı. Şu anki ücret görüşmelerinin, iktidarın ön yargı ve dar politikalarıyla yürütüldüğünü ve insanların temel yaşam koşullarının zorlaştırıldığını dile getirdi. İşçinin alın terinin ve emeğinin karşılık bulmadığını vurgulayarak, sadece sefaletin devam ettirildiğine dikkat çekti.
Son olarak, milletin iradesine ve ülke onuruna sahip çıkan bir yönetim anlayışının gerekliliğine işaret ederek, güçlü, bağımsız ve adil bir Türkiye’nin inşası için atılacak adımların önemini vurguladı. Bu bağlamda, milletin rızasını temel alan politikalar ve ülke bütünlüğüne hizmet eden çözümler geliştirilmelidir.
