Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Dijital Dönüşüm ve Güvenlik: Geleceğin Teknoloji Trendleri

Dijital dönüşüm ve güvenlik alanındaki en yeni trendleri keşfedin, geleceğin teknolojileriyle işinizi güvenle büyütün. Güncel bilgiler için tıklayın!

Dijital dönüşüm ve güvenlik

Kurumsal yapılar için zorunlu hale gelen dijital dönüşüm süreci, beraberinde önemli güvenlik ve gizlilik risklerini getiriyor. Günümüzde şirketlerin ve kurumların teknolojiyi kullanırken dikkat etmeleri gereken en önemli unsurlardan biri, güvenlik alanındaki önlemler ve yapay zeka entegrasyonudur.

iCredible Teknoloji CEO’su ve bilgisayar mühendisi Mustafa el Aliwat, bu gelişmeler ışığında siber güvenlik ile yapay zekanın yeni bir evreye geçtiğine işaret ediyor. Ona göre, dijital platformların ve sosyal medyanın yoğun kullanımıyla birlikte şirketlerin dijital parmak izleri oluşmaya başladı ve bu, yapay zekanın daha karmaşık uygulamalara zemin hazırlıyor.

Siber Güvenlik ve Yapay Zeka Entegrasyonu

Aliwat, “Yapay zeka ve siber güvenlik arasındaki ilişki, şu anki hızlı gelişmeyle birlikte yeni bir boyut kazandı. Yazılım geliştirmede yapay zekayı kullanmak artık zorunlu hale gelirken, bu yapay zekanın ürettiği ürünler genellikle henüz olgun değil ve deneyimli uzmanların yönlendirmesini gerektiriyor” diyor.

Gelecek öngörüsü olarak, bu ihtiyacın zamanla azalarak yapay zekanın kendi kendini geliştirebilmesine imkan sağlayacak sistemlere dönüşeceğini belirtiyor. Aliwat ayrıca, “Şu an kullanılan birçok sistemde insan denetimi gerekebilir, ancak ‘self adaptive’ yani kendi kendini adapte edebilen yapay zeka sistemlerine geçildiğinde bu denetim de ortadan kalkabilir” ifadesini kullanıyor.

Yapay Zekanın Evrimi ve Toplumsal Dönüşüm

Aliwat, yapay zekanın henüz başlangıç aşamasında olduğunu ve internetin ilk zamanlarını hatırlatarak, “Henüz yapay zekanın gerçek potansiyelini kavrayamadık” diyor. Örneğin, ilk zamanlarda e-posta veya online alışverişi hayal etmek mümkün değildi. Ancak zamanla, birçok farklı alanda kullanılan protokoller sayesinde teknolojinin sınırları genişledi ve yapay zekanın potansiyeli de ortaya çıktı.

Hayal edebileceğimiz en büyük projelerden biri, kişisel dijital ikizler oluşturmak ve onları günlük kararlarımızda kullanmak olabilir. Bu, yapay zekanın yeni kullanım alanlarının kapısını açıyor ve hızla gelişen teknolojik seviyeleri göz önüne aldığımızda, önümüzde yeni bir dönüşüm çağının başladığını söyleyebiliriz.

Güvenlik ve Etik Sınırlar

Yapay zekanın hızlı gelişimiyle birlikte, yeni riskler ve sorumluluk alanları da ortaya çıktı. Özellikle siber güvenlik ve mahremiyet, artık sadece teknik bir sorun değil, ayrıca etik ve yasal boyutlar da içeriyor. Aliwat, “Türkiye’de kişisel verilerin korunması amacıyla KVKK uygulanıyor olsa da, yapay zekanın getirileriyle birlikte mevcut mevzuatların yetersiz kalacağı açıktır” diyor.

Çünkü, stratejik verilerin nasıl korunacağı, saklanacağı ve kullanılacağı konusunda henüz net kurallar oluşturulmamış durumda. Ayrıca, yapay zeka gelişmeye devam ettikçe, yeni saldırı ve hacking yöntemleri de ortaya çıkıyor. Şirketlerin, siber güvenliğe olan yatırımlarını artırmaması halinde, bu durum finansal ve itibari zararlara yol açabilir.

Geleceği Şekillendiren Etik ve Yasal Çerçeve

Uluslararası arenada, yapay zeka ile ilgili etik ve yasal düzenlemeler ön planda tutuluyor. İnsanların görüntüleri ve verileri üzerindeki manipülasyonlar, örneğin; personasını taklit eden yapay zeka uygulamaları gibi teknolojilerin kullanımı, dikkatli bir şekilde yönetilmelidir. Aliwat, “Bu nedenle, teknolojik gelişmeler kadar etik ve mahremiyet konuları da günümüzün öncelikli gündemleri arasında yer alıyor” diye ekliyor.

Yapay Zekayla Doğru İlişki Kurmak

İnsanların ve kurumların, yapay zekayı doğru kullanmasını ve onunla sürdürülebilir ilişkiler kurmasını öğrenmesi gerektiğine vurgu yapan Aliwat, “Yapay zekayla iletişimde başarılı olmak, ‘prompt engineering’ yani komut tasarımı becerisini geliştirmekle mümkün olur. Bu, bir aracı kullanmak gibi, direksiyon tepkisini bilmek ve doğru komutları vermek anlamına gelir,” şeklinde anlatıyor.

Uzmanlara göre, bireysel kullanıcılar yapay zekaya hangi komutları verirlerse, daha verimli sonuçlar alabilir ve bu da hem çalışma hem de günlük yaşamda önemli avantajlar sağlar. Aynı zamanda, şirketlerin de yapay zekanın hangi süreçlere entegre edileceğine hızla karar vermeleri gerekiyor.

Sonuç: Kontrolsüzlük ve Güç Dengeleri

Aliwat, dijital dönüşümün sadece teknolojik yenileme değil, aynı zamanda yeni bir sorumluluk ve risk çağını başlattığını belirtiyor. “Yapay zeka çağında, en büyük tehlike artık teknolojinin kendisi değil, kontrolsüzlük ve etik kuralların ihlali” diyor. Her ne kadar teknolojik gelişmeler hızını korusa da, kontrol edilmediği takdirde şirketler ve toplum için ciddi sonuçlar doğurabilir.