Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) genel merkezini Ankara’ya taşıma kararı, örgüt içindeki bölünmelere ve sert tartışmalara yol açtı. Bağlı sendikalar, bu kararın tarihsel ve sınıfsal kimlikleriyle çeliştiğini ifade ederek, çeşitli yazılı açıklamalar yayımladı. Özellikle Birleşik Metal-İş ve Nakliyat-İş sendikaları, taşınma planına karşı çıkarken, bu kararın işçi sınıfından uzaklaşmaya zemin hazırladığını savundu. Konuyla ilgili tartışmalarda, DİSK’in kuruluşundan bu yana İstanbul’un merkezi konumunu koruduğu ve bu bağlamda taşınma kararının, örgütün köklü geçmişiyle ters düştüğü dile getirildi.
Birleşik Metal-İş yönetim kurulu tarafından imzalanan açıklamada, “Konfederasyonumuz DİSK’in merkezinin Ankara’ya taşınmasına katılmıyorum” ifadeleri yer alırken, kararın sadece bir kent değişikliği anlamına gelmediği, daha derin anlamlar taşıdığı vurgulandı. Ayrıca, 16. Genel Kurulda alınan değişikliklerin, merkez yerinin belirlenmesi konusunda yönetim kuruluna bir yetki verdiğine işaret edilerek, bu sürecin eskiye göre oldukça önemli ve anlamlı olduğu belirtildi. İstanbul’un, tarihi mücadeleler ve direnişlerle dolu geçmişine rağmen, taşınma kararının, konfederasyonun ilkeleri ve kuruluş amacıyla ciddi çatışmalara neden olduğu kaydedildi.
Özellikle, DİSK’in 13 Şubat 1967’deki kuruluş ilkeleriyle uyumsuzluk sergilediği ve İstanbul’un, işçi hareketi açısından sembolik bir anlam taşıdığı belirtiliyor. Kuruluşunun ve kopuşun, özellikle Türk-İş’le karşıtlık içerisinde Türk-İş’in uzlaşmacı çizgisini eleştirip, emeğin özgür ve bağımsız örgütlenmesi iradesini yansıttığı hatırlatıldı. Konfederasyonun merkezinin İstanbul olması, tarihsel olarak direniş ve mücadele alanlarının sembolü olmuştur. İstanbul’da yaşayan ve çalışan emekçiler, bu geçmişle gurur duyarak, örgütlenmenin doğal merkezi olarak görmektedir.
Birleşik Metal-İş açıklamasında, “İstanbul’un hâlâ işçi sınıfının ve emek hareketinin merkezi olduğunu” belirterek, Marmara bölgesinde yoğun nüfus ve sanayi faaliyetlerinin varlığını vurguladı. Bu durumun, konfederasyonun merkezinin başka şehre taşınmasını mantıklı kılmadığını açıkladı. Aynı zamanda, DİSK’in üyelerine yakın, bürokrasi ve devletle mesafeli bir duruş sergilemesi gerektiğine dikkat çekildi. Öyle ki, Ankara’nın, Hak-İş ve Türk-İş gibi sermaye ve devlet destekli sendikalar için uygun olabileceği, fakat DİSK’in esas amacının işçi sınıfının bağımsız iradesini korumak olması gerektiği dile getirildi.
Nakliyat-İş ve Diğer Sendikalardan Tepki
Nakliyat-İş sendikası da taşınma kararına tepki göstererek, açıklamasında bu kararın tarihsel hafıza ve mücadele mirasıyla çeliştiğine dikkat çekti. 15-16 Haziran olayları ve 1 Mayıs 1977 şehitlerinin anılarına atıfta bulunularak, Ankara’ya taşınmanın savaşımın merkezi olan İstanbul’un ruhuna aykırı olduğu vurgulandı. Ayrıca, nakliyat ve taşımacılık alanında güçlü bir gelenekleri olduğunu ve bu yüzden kararın hukuki ve etik açıdan tartışmalı olduğu ifade edildi. Nakliyat-İş, “DİSK, 13 Şubat 1967’de, işçi sınıfının iradesiyle İstanbul’da kurulmuş ve sermayeye karşı mücadelenin simgesi olmuştur” diyerek, taşınma kararının, konfederasyonun temel ilkeleriyle uyumlu olmadığını belirtti.
Ortak hareket olarak, 11 sendikadan oluşan bir grup, birlik ve demokrasi ilkelerine dayanan bir açıklama yayımladı. Bu bildiriye imza atan sendikalar, DİSK’in kuruluşundaki bağımsızlık ve sınıfsal duruşunu temel alarak, bu kararın “tüzüksel, tarihsel ve sınıfsal çelişki” teşkil ettiğini vurguladı. Açıklamada, İstanbul’un tarihsel, sanayi ve mücadele coğrafyası olarak önemi anlatıldı ve direnişlerin, 1 Mayıs kutlamaları ve diğer emek mücadeleleriyle özdeşleştiği hatırlatıldı. Ayrıca, yönetim kurulunun kararının “hem usul hem de sendikal haklar açısından meşruiyet sorunu taşıdığı” iddia edilerek, yönetimi bu kararından vazgeçmeye çağırdılar. Bu hareket, işçi sınıfının kolektif iradesine ve demokrasiye olan bağlılıklarını bir kez daha göstermiş oldu.