Türkiye Emekliler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Muhsin Dilbaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın emeklilere yönelik açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Devletin emeklileri sadece bir yük olarak gördüğünü vurgulayan Dilbaz, Bakan Işıkhan’ın “20 yıl pirim ödediniz, 30 yıl maaş alıyorsunuz” şeklindeki sözlerinin aslında gelecek hakkında ciddi endişeleri yansıttığını söyledi. Bu açıklamalar sonrası, emekli maaşlarının ve sosyal hakların nasıl etkileneceği konusunda endişeler giderek arttı.
Geçmişte yapılan açıklamaları hatırlatan Dilbaz, yeni sözlerin bir masal anlatımı olduğunu dile getirerek, Bakan Işıkhan’ın makamının farkında olup olmadığını sorguladı. Emeklinin durumunun, öyle söylendiği gibi ‘çok iyi’ noktada olmadığını ifade etti. 2002 yılında en düşük emekli aylığının 8.5 küçük altınla alınabildiğini anımsatan Dilbaz, şu an ise küçük altının 8 bin TL üzerinde olduğunu ve 2 küçük altın alınabildiğini, bunun yüzde 450’lik bir gelir kaybı anlamına geldiğini belirtti.
Gelecekte maaşlar gerçekten tehlike altında mı? Diye soran Dilbaz, Bakan Işıkhan’ın daha önceki açıklamalarına atıfta bulunarak, “20 yıl pirim ödeyip, 30 yıl boyunca maaş alıyorsunuz ve ölümlü varsa, eşiniz veya çocuklarınız maaş almaya devam ediyor” sözlerinin, maaşların gelecekte risk altında olduğunu gösterdiğine dikkat çekti. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yasasını ve mevzuatını incelemenizi öneriyoruz. Sosyal güvenliğin, devlet garantisi altında çalışanlara sağlanan ekonomik bir güvence olduğunu, emeklilik, hastalık, doğum ve ölüm gibi nedenlerle oluşabilecek kayıplara karşı koruyucu sigorta hizmetlerini kapsadığını anlatıyor.
Emeklilik hakları arasında; emeklilik, hastalık ve yaralanma sigortaları, çocuk ve yaşlı yardımları, işsizlik ödeneği, yoksulluk yardımları, konut ve sağlık yardımları, işgücü destekleri ve eğitim hizmetleri yer alıyor. Ancak, Bakan’ın yaptığı değerlendirmelerde, emekli maaşlarını Mısır’daki durumla kıyasladığını ve yaklaşık 100 dolar aldıklarını iddia ettiğini belirten Dilbaz, “Farklı ülkelerle kıyaslamıyor; Almanya, Fransa veya İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin sosyal yardımlarını görmezden geliyor” dedi. Hatta, pandemi sürecinde belediyelerin sağladığı destekleri kısıtladıklarını ve bu yardımların kesildiğini hatırlattı. En düşük emekli maaşının aslında yaklaşık 8 bin TL civarında olduğunu, ancak sistemin yanlış yönlendirmeleriyle insanların adeta köleleştirildiğini vurguladı.
Akıllardaki soru: Emekli maaşları neden bu seviyeye getirildi? Diyerek, devletin desteğiyle maaşların 16 bin 881 TL’ye yükseldiğini öne sürerek, insanların bu maaşlar altında yaşamaya zorlandığını vurguladı. Eski zamanlarda alınan asgari ücretle kıyaslandığında, emekli maaşlarıyla ev, araba veya tatil hayallerinin çalındığını dile getirdi. Ayrıca, “EYT’nin siyaseten yapıldığını” ve sözde “damga vergisi ile gelir vergisinin kaldırıldığını” iddia edenlere de sert tepki gösterdi. Bu kararların gerçek anlamda bir rahatlama getirmediğini, aksine maaşların düşürülmesine ve ekonomik yükün arttığına dikkat çekti.
Özellikle, 14 bin TL civarında maaş alan emeklinin, vergiler ve KDV gibi kesintiler sonrasında net gelirinin daha da azaldığını ifade ederek, “Emeklinin maaşı her geçen gün eriyor” mesajını verdi. Ayrıca, 3600 gün prim ödeme şartıyla emekli olan ve bunlar 50 yaş altında olan kişiler hakkında sorular sordu. Sistem her yerde olduğu gibi tek olduğunu, diğer emeklililerin neden 9 bin prim gününe zorlandığını ve emekliliğin neden bu kadar karmaşık hale getirildiğini sorguladı. Ayrıca, Emeklilere aktarılan toplam kaynakların her yıl arttığını vurgulayarak, “840 milyar ödeme yaptınız, bu yıl 1 trilyon 200 milyar olacak. Fabrikaları, limanları ve madenleri neden sattınız? Bu gelirleri nereye harcadınız?” şeklinde eleştirilerde bulundu.