Görünür kılan engellilik, sadece fiziksel durumlarla sınırlı kalmayıp, sosyal ve zihinsel açıdan da büyük bir farkındalık gerektiriyor. Her yıl 3 Aralık’ta hatırlatıcı bir önem taşıyan bu gün, aslında yalnızca kutlamaların ötesinde, hâlâ çözüm bekleyen yapısal sorunlarla yüzleşmeyi gerektiriyor. Türkiye’de toplumun yaklaşık %12’sini oluşturan engelli bireylerin karşılaştığı engeller, yalnızca fiziksel erişimle sınırlı kalmıyor. Bu noktada, özellikle toplumsal algıların ve bakış açıların dönüşmesinin önemi büyük hale geliyor.
Türkiye Engelliler Vakfı’nın Genel Başkanı Zülfinaz Abedan, engellilik konusunda en büyük zorlukların yalnızca ulaşım ve fiziki bariyerlerle ilgili olmadığını, aynı zamanda toplumsal tutumların bireylerin yaşam kalitesini etkileyen önemli bir faktör olduğunu vurguluyor. Sosyal yaşamda yer alan engellilerin karşılaştığı en büyük engelin, toplumun bakış açısındaki olumsuzluklar olduğunu ifade eden Abedan, “Her yıl aynı sorunları tekrar etmek yerine, çözüm odaklı yaklaşımlara ihtiyacımız var” diyerek görüşlerini paylaştı.
Abedan’ın altını çizdiği önemli noktalar arasında, engelli bireylerin yaşam koşullarının sadece sokaklarda değil, ev ve apartman içi ilişkilerde de başladığını anlatması bulunuyor. “Evdeki küçük bir hareket veya ses, kapının çalınması bile aileleri şekillendiren ve psikolojik olarak zorlayan unsurlardan biri haline geliyor” diyen Abedan, bu durumun geniş çapta fark edilmesini ve gereken desteğin sağlanmasını amaçlıyor.
Önleyici Yaklaşımlar ve Erken Tanı
Türkiye Engeliler Vakfı’nın bu yıl üzerinde çalıştığı yeni model, “engelliliğin başlamadan engellenmesine” odaklanıyor. Abedan, erken teşhis ve eğitim müdahalelerinin kritik önemi üzerinde durarak, çocuklara erken yaşta tanı konulmasının, onların gelişimleri üzerindeki olumlu etkisini vurguluyor. “Bugün, birçok çocuk anaokulundan ilkokula, oradan ortaokula geçişte tanı alamadan ilerliyor. Algı ve öğrenme güçlükleri, zaman içinde beliriyor ve bu çocuklar sonunda kaynaştırma eğitimine yönlendiriliyor. Bizim amacımız, erken tanı ile sürecin başlangıcında engelleri aşmak ve kalıcı çözüm yolları geliştirmek” şeklinde açıklıyor.
Farklılıkların erken fark edilmesiyle, birçok engelin ortadan kalkabileceğine dikkat çeken Abedan, “Hedefimiz, mevcut engellilikleri iyileştirmek ve yeni oluşabilecek durumlardan korunmak” sözleriyle yaklaşımını özetliyor.
Son zamanlarda karşılaştıkları mevzuat engellerine dikkat çeken Abedan, yüksek başarı göstermelerine rağmen yurt sorunları nedeniyle eğitimlerini sürdüremeyen engelli gençlerin yaşadığı güçlüğü anlatıyor: “Bir kız öğrenci, yüksek başarıyla üniversiteyi kazandı ama bakımını üstlenen ailesinin durumu yüzünden eğitim hakkını kullanamıyor. Yurtlar ise mevzuat gereği, anne-baba ile birlikte kalmasına izin vermiyor. Bu durum, gençlerimizin eğitim hakkını elinden alıyor.”
Abedan, bu tür uygulamaların yalnızca bireyleri değil, bütün aileleri olumsuz etkilediğine dikkat çekerek, “Mevzuat ve toplumsal engellerle değil, bu yapısal sorunlarla mücadele ediyoruz” dedi ve çözüm yolları arayışlarını sürdürüyor.
