Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, son dönemde verdiği mücadele ve gösterilen dirençle özellikle İsrail’in hedeflerine ulaşmasını engellediklerini belirtti. Filistin halkı, yaklaşık iki yıldır devam eden direnişi sayesinde, İsrail’in saldırılarını ve saldırıların yol açtığı büyük yıkımı önlemekte kararlı duruyor.
Gazze’de yürürlükte olan ve yeni bir ateşkes anlaşmasının sağlanması beklenen süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Bergusi, İsrail’in bölgedeki savaş suçlarının detaylarına dikkat çekti. İsrail’in, toplam 75 binin üzerinde kişinin yaşamını yitirmesine ve 170 binin üzerinde yaralanmaya neden olduğunu hatırlattı. Gazze’nin yaklaşık %11’inin ölümlerle sarsıldığını ve on binlerce kişinin enkaz altında kaldığını ifade etti.
Saldırılar ve Yıkımın Detayları
İsrail’in, Gazze’ye en az 160 bin ton bomba attığını ve bu saldırıların II. Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan nükleer bombaların toplam yıkım gücünün yaklaşık 8 katına eşdeğer olduğunu belirtti. Aynı zamanda, resmi kurumların %92’sinin, hastanelerin %94’ünün, okulların ve okulların büyük bölümünün tahrip edildiğini kaydetti. Bu yıkımın, özellikle Cibaliya, Beyt Lahiya ve Beyt Hanun gibi yerleşim yerlerini büyük ölçüde etkilediği de vurgulandı.
Filistin halkının direnişi sayesinde, artık olayların şok edici bir şekilde ortaya çıktığı ve uluslararası kamuoyunun ilgisini üzerine çektiğini dile getiren Bergusi, şu sözlerle devam etti: “İşte bu nedenle Cin artık şişeden çıktı; kimsenin bu gerçeği tekrar görünmez kılmasına izin vermemeliyiz.”
İsrail’in Kayıpları ve Ekonomik Zararlar
İsrail’in, saldırılara karşı ekonomik ve askeri alanda büyük kayıplar verdiği belirtiliyor. Bergusi, İsrail ekonomisinin yaklaşık 100 milyar dolar zarara uğradığını ve 1967 savaşındaki kayıpların bu kayıpların üç katından fazla olduğunu ifade etti. Ayrıca, İsrail’in bölgedeki uluslararası izolasyonunun arttığını da sözlerine ekledi.
Gelecek Planları ve Filistin Birliği
Trump’ın Gazze planında yer alan “Gazze’nin, dış vesayet altındaki, teknokrat ve apolitik bir Filistin komitesinin geçici yönetimine verilmesi” maddesine de değinen Bergusi, bunun bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getireceğine işaret etti. Gelecekte, savaşın durması ve etnik temizlik faaliyetlerinin sona erdirilmesi gerektiğini söyleyen Bergusi, bu noktada uluslararası aktörlerin devreye girmesi ve Filistin’in bağımsızlığını sağlaması için adımlar atması gerektiğine vurgu yaptı.
Başta Mısır olmak üzere çeşitli ülkelerde yürütülen müzakerelerin en önemli gündem maddesinin ateşkes ve esir takası olduğunu belirtti. Ancak, yabancı ülkelerin vesayeti ve Gazze ile Batı Şeria’nın ayrılması planlarının başarısız olması gerektiğini ekledi. Bu adımların, bağımsız Filistin devleti kurulması yolunu engellemeye dönük komplolar olduğunu ifade etti.
İşte en önemli noktaların başında, ABD, Avrupa ve Arap ülkeleri ile global toplumun, Netanyahu’nun esirleri serbest bırakıp savaşın devam etmeyeceği garantisini vermesinin geldiğini belirtti. Filistin’in ulusal birliğinin sağlanmasının bu süreçte büyük önem taşıdığını vurguladı. Bergusi, kesinlikle ve ısrarla şunu söyledi: “Filistin halkı, kendi kendini yönetebilir; dış güçlere ihtiyacı yoktur.”
Son olarak, Gazze’de ateşkes sağlansa bile, önemli olanın tüm dünya aktörlerinin, özellikle de ABD ve Avrupa’nın, İsrail’in esirleri serbest bırakıp savaşın durdurulacağına dair garantiyi vermesi olduğunu belirtti. Filistin halkının, özgürlüğü ve haklarını yeniden kazanma şansının, her zamankinden daha yüksek olduğunu sözlerine ekledi.