Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye konusunda Türkiye’nin tutumunu net bir şekilde ifade ederek, ülkenin tekrar kaos alanı olmasına izin vermemekte kararlı olduklarını belirtti. Son bir yılın ardından, bölgesel istikrar ve barış için atılan adımların önemine dikkat çekti. Fidan, çeşitli diplomasik girişimlerle çatışmanın sona erdirilmesine yönelik sürdürülen çalışmaları ve Astana sürecinin başarılarını vurguladı.
İnsanların yerinden edilmemesi ve yıkımın önlenmesi adına, Rusya ve İran’la yürütülen Astana sürecinin, bölge barışını güçlendirdiğine inandığını belirtti. Füze ve silah kullanımına dayalı eski stratejileri geride bırakıp, diplomasiyi ön plana çıkarmanın, bölgede istikrarın tesisi açısından kritik olduğunu söyledi. Ayrıca, bu süreçte liderlerin gösterdiği liderlik ve karşılıklı güvenin önemini altını çizdi.
Bölge Güvenliği ve Suriye’nin Yeniden Yapılanması
Fidan, çatışmaların durması ve savaşın sona ermesiyle birlikte, insanların ve altyapıların yeniden inşasının zaman alacağını vurguladı. 8 Aralık’ın, bu anlamda dönüm noktası olduğunu ve yeni bir başlangıcı temsil ettiğini ifade etti. Bu tarihten sonra belirsizliklerin azalması ve halkın geleceğe yönelik umutlarının yeşermeye başladığını belirtti. Yukarıda oluşan büyük krizlere rağmen, bölgesel ve uluslararası aktörlerin ortak çabalarıyla yeni vizyonların şekillendiğine değindi.
Yapılan reformların ve yeni yönetim anlayışının, bölgesel tepkilerle karşılaşmadan, kapsamlı bir çözüm sürecine zemin hazırladığını dile getiren Fidan, özellikle devlet kurumlarının güçlendirilmesi ve ekonomik altyapının tekrar ayağa kaldırılmasının önemini vurguladı. Ayrıca, halkın katılımını ve demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesini sağlamak amacıyla yapılan seçimlerin, geçiş sürecindeki belirsizliği azaltmaya katkı sağladığını ekledi.
Terörle Mücadele ve Güvenlik
YPG ve Şam yönetimi arasındaki mutabakatın ilerleyişine ilişkin beklentilerini paylaşan Fidan, bu mutabakatın 10 Mart’ta imzalandığını ve henüz somut adımların atılmadığını belirtti. Türkiye’nin temel isteğinin, bölgedeki istikrarın devamı ve çatışmaların sona ermesi olduğunu söyledi. Her ülkenin bölgedeki güç paylaşımında sınırlarının net olması gerektiğine değinen Fidan, özellikle YPG’nin silah bırakması ve entegrasyonunun hızlıca gerçekleştirilmesinin, bölgesel stabilitenin sağlanması açısından zorunlu olduğunu vurguladı.
Bu bağlamda, Suriye’nin yeni yönetiminin bölge ülkeleriyle yakın işbirliği içinde olduğunu ve Telkin edilen formüllerin, bölge barışını pekiştireceğine inandığını sözlerine ekledi. Ayrıca, bölge ülkelerinin ve uluslararası aktörlerin, barış ve istikrarın güçlendirilmesinde ortak hareket etmesi gerektiği görüşünü tekrar hatırlattı.
Geleceğe Yönelik Görüşler ve Uyarılar
Fidan, bölge ülkelerinin, özellikle Suriye ve Irak’ın, istikrara kavuşabilmesi ve uzun vadeli güvenliğin sağlanabilmesi adına önemli adımlar attığını söyledi. Bu adımlar ve izlenen stratejilerin temel amaçlarının ‘‘düzeni sağlamak ve çatışmayı sona erdirmek’’ olduğunu belirtti. Geçmişten alınan derslerin, yeni bir stratejinin oluşturulmasında rehberlik edeceğine dikkat çekti.
Son olarak, bölgenin gelecekteki risklerini minimuma indirmek ve kalıcı barış ortamını tesis etmek için, her tarafın ortak hareket etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Aynı zamanda, bölgedeki müdahalelerin, uluslararası hukuka ve egemenlik hakkına uygun şekilde yapılması gerektiğinin altını çizdi. Suriye’deki kaos ortamını sona erdirmenin ülke politikası ve bölgesel istikrar adına en öncelikli hedeflerinden birisi olduğunu tekrar ifade etti.
