Yaklaşan 2025 yılının son çeyreğinde, milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücret artışı konusu gündemdeki yerini koruyor. HAK-İŞ, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer almama kararı alarak, bu yapının işçi çıkarlarına uygun olmadığını belirtti. Genel Başkanı Mahmut Arslan, komisyonun yapısına yönelik ciddi itirazlarının olduğunu vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:
“Faturayı hükümet ödüyor.” HAK-İŞ lideri, hükümetin inisiyatifinin fazla olduğunu ve TÜİK verilerinin tek belirleyici olduğunu savundu. Ayrıca, Almanya örneğinden hareketle, orada hükümetin değil, tarafların doğrudan masaya oturduğu bir sistemi benimsediklerini belirtti. “Hükümetin değil, tarafların belirlediği bu yapıya önem veriyoruz.”
Mahmut Arslan, hükümetin rolü yerine, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan bağımsız bir komisyonun daha sağlıklı kararlar alabileceğini dile getirdi. Bu yapıda, her iki tarafın da temsil oranları adil şekilde dağıtılmalı ve komisyonun 12 ay boyunca aktif çalışması öngörülmelidir. Ayrıca, mevcut yapının yeterince demokratik olmadığını ve karar alma süreçlerini olumsuz etkilediğini belirtti.
Arslan, “Hükümetin görevi; sosyal tarafların taleplerini dikkate alarak daha katılımcı ve demokratik bir yapıya ulaşmaktır.” ve ekledi: “İşçi ve işverenin kendi aralarında anlaşması gerekmekte; hükümetin burada rolü sınırlı olmalı.”
Öte yandan, TÜRK-İŞ, 2026 yılı için belirleyeceği asgari ücret sürecine katılma kararını yineledi ve bu durumun olası kaos riskini artırdığını belirtti. Mahmut Arslan, bu durumu şöyle özetledi:
“TÜRK-İŞ inisiyatif kullanmadan, hükümet ve TİSK’in arzusuna göre hareket edecekler. Bu durumda, hükümetsiz bir ücret belirleme süreci yaşanacak ve doğal olarak TİSK, kendi isteğine uygun bir rakam önümüze serecek.” Arslan, bu tarz uygulamaların çalışanlar açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını ve hükümetin de büyük sorumluluk üstleneceğine dikkat çekti.
Masada işçi temsilcisinin olmamasıyla oluşabilecek kaos endişesi konusunda uyarılarda bulunan Arslan, şunları söyledi: “Asgari ücret belirlenme süreci iki ay içinde gerçekleşecek olsa da, masada işçi temsilcisi yer almayacak. Bu durum, ileride olası sorunlara ve karmaşaya kapı aralayabilir. Ancak şu an kimse bu riski gündeme getirmiyor.”