Nöbetçi Eczaneler
Menstrüel döngüdeki bozukluklar, kadın sağlığını doğrudan etkileyerek hem bireysel hem de toplumsal açıdan önemli bir sorun haline geliyor. Düzensiz adetler, aşırı kanamalar, şiddetli regl ağrıları veya hiç adet görmeme gibi belirtiler, zaman zaman ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor. Ancak bu belirtiler, çoğu zaman kadınlar tarafından normal karşılanmakta veya belirtmekten çekinilmektedir. Bu noktada, erken teşhis ve doğru bilgilendirme, hem fiziksel hem de psikososyal açıdan olumsuz etkilerin azaltılmasında kritik rol oynamaktadır.
Uzmanlar, kadınların düzenli sağlık kontrolleri ve hekime zamanında başvuru yapmasının, olası sorunların erken teşhis edilmesi ve uygun tedaviye başlanması açısından büyük önem taşıdığını söylüyor.
Farklı Yaş Dönemlerinde Menstrüel Bozukluklar ve Uyarılar
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’ndan Dr. Yeşim İşlegen, menstrüel düzensizliklerin kadınların yaşam döngüsünde çeşitli nedenlerle ortaya çıkabileceğine dikkat çekiyor. Özellikle ergenlik ve perimenopoz gibi önemli geçiş dönemlerinde bu sorunlar daha sık görülüyor. Ergenlik döneminde, yani adolesan sürecinde, hem doğal gelişimsel nedenlerle hem de hastalıkların belirtisi olabilecek çeşitli sorunlar görülebilir.
İlk regl zamanı genellikle kız çocuklarında 9-11 yaş arasında gerçekleşirken, bu yaşlarda düzensizlikler ve hafif kanamalar normal kabul edilebilir. Ancak, uzun ve durmayan kanamalar gibi durumlar mutlaka tıbbi değerlendirme gerektirir. Dr. İşlegen, “‘Ergenlikte düzensizlikler normaldir’ düşüncesiyle, olası polikistik over, kist veya yapısal anomalilerin gözden kaçmasını önlemek gerekir,” diyerek uyarıyor.
Adolesan dönemin ardından, genellikle menstrüasyon düzen içerisinde olmaya başlar. Fakat, bazı durumlarda beslenme alışkanlıklarındaki bozukluklar nedeniyle oligomenore, yani seyrek adet görme, daha sık karşılaşılan bir hale gelir. Bu durumun özellikle Polikistik Over Sendromu (PCOS) açısından dikkatle incelenmesi gerekir. Ayrıca, erişkin yaşta ortaya çıkan ara kanamalar, genellikle psikolojik faktörler, kullanılan ilaçlar veya doğum kontrol haplarıyla ilişkilendirilebilir.
Genel anlamda, menstrüel döngü bozukluklarının altında yatan nedenlerin doğru teşhis edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin belirlenmesi, kadınların yaşam kalitesini artırmak ve olası sağlık risklerini en aza indirmek açısından büyük önem taşımaktadır.