Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kanser Aşılarında Yeni Ufuklar ve Güncel Gelişmeler

Kanser aşılarındaki son gelişmeler ve yeni ufuklar hakkında güncel bilgiler, bilimsel ilerlemeler ve tedavi seçenekleriyla ilgili kapsamlı bilgilere ulaşın.

Kanser aşılarındaki son gelişmeler

Washington Üniversitesi Tıbbi Kanser Enstitüsü’nün başkanı Dr. Dsis, önümüzdeki 10 yıl içinde aşıların standart kanser tedavisinin önemli bir parçası haline geleceğine inanıyor. Meme kanseri, dünya genelinde kadınların ölüm nedenlerinin başında geliyor. Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu’na (IARC) göre, şu anda her 20 kadından biri meme kanseri tanısı alıyor. Ancak, Meme Kanseri Araştırma Vakfı’nın verilerine göre, şu anda 50’den fazla aktif meme kanseri aşısı klinik aşamada test ediliyor ve bu alanda büyük umutlar var. Beş farklı aşamada olan bu testlerin önümüzdeki aylar ve yıllar içerisinde sonuçlandırılması öngörülüyor. Son 18 ayda, immunoterapi alanındaki büyük gelişmeler sayesinde aşı araştırmaları hız kazandı. Immunoterapi ise, hastalıkla mücadelede vücudun bağışıklık sistemini kullanmayı temel alan devrimsel bir yöntem. Ayrıca, yapay zekanın büyük veri analizi kapasitesi de, kanserle savaşta yeni ufuklar açıyor. Bu gelişmeler, erken teşhis edilen meme kanseri vakalarında da kendini gösteriyor. Örneğin, aktris Victoria Ekanoye’ nin erken tanısı, bu umut verici sürecin bir parçası. Kendisi şu ifadeyi kullanıyor: ‘İş, sosyal yaşamı ve ailesini ciddi şekilde etkiliyor. Bir aşıyla önlenebilirse, bu gerçekten büyük bir adım olur.’ Ancak, Victoria’nın durumu karmaşık; orak hücre anemisi de tedavisini zorlaştırıyor. Yine de, erken teşhis sayesinde tedavi süreci avantaj sağlıyor.

KANSER AŞILARI NASIL ÇALIŞIYOR? Bir zamanlar, kanserin tedavisi ve önlenmesi için geliştirilen aşılar pek fazla başarı getirmiyordu. Hastalıklara karşı aşılar, virüsleri veya bakterileri önleyerek, bağışıklık sistemiyle mücadelede koruma sağlıyor. Ancak, kanser hücreleri vücudun kendi dokularından türediği için, bu süreci oldukça zorlaştırıyor. Bu zorluk nedeniyle, kanser aşıları kişiye özel olarak hazırlanmak zorunda kalıyor; her hastanın tümörü, genetik imzalarıyla farklılık gösterebilir. Hedeflenen, yalnızca tümör hücrelerinde bulunan belirli antijenlere karşı proteinler veya antikorlar üretmek. Bu sayede, vücut kendi bağışıklık sistemini, bu özel işaretlere saldıracak şekilde eğitiyor.

YAPILAN ARAŞTIRMALAR VE GELİŞMELER Mevcut projelerden biri, Kanser Aşısı Koalisyonu tarafından destekleniyor. Washington Üniversitesi’nde yürütülen WOKVAC isimli çalışmada, HER2 proteinine odaklanılıyor. Bu protein, özellikle meme tümörlerinin hızla büyümesine neden olan önemli bir faktör. Araştırmacılar, bu aşının TOR’ingen (Tümörle ilişkili oksijen hatası) tedavisinde kullanılmasını hedefliyor. Bu çalışma kapsamında, HER2 pozitif meme kanseri hastalarının, ameliyat öncesinde aşıyla birlikte kemoterapi alması planlanıyor. Dr. Dsis, “En sonunda, kısa vadede kanser aşılarının klinik onayını göreceğiz” diyor. Ayrıca, yeni bir klinik çalışma da, Cleveland Klinik ve Anixa Biosciences ortaklığında yürütülüyor. Bu aşının amacı, agresif ve tedavisi zor olan üçlü negatif meme kanseri (TNBC) türü üzerine yoğunlaşıyor. Bu aşının, anne sütü proteinlerinden biri olan alfa-lactalbumini hedef aldığı bildiriliyor. Dr. Anil Kumar, “Kanser hücrelerine özgü bu proteini vücuda veriyoruz ve saldırmaya teşvik ediyoruz” diyerek çalışmaları özetliyor. Hastaların, tümörlerin küçülüp küçülmediği ve tekrar etme riskinin azaltılıp azaltılmadığı test ediliyor. Klinik denemelerde, hastaların çoğunda bağışıklık sisteminin, tümörleri tanıyıp saldırdığı gözlemleniyor. Cleveland Klinik’ten Dr. G Thomas Butt, sonuçların aşının iyi tolere edildiğini ve ciddi yan etkiler olmadığını gösterdiğini belirtiyor. Bu denemeler, önümüzdeki yılın ilk aylarında ikinci aşama kliniklerine geçecek. Dr. Kumar, “Henüz kanser olmamış kadınlara ve bazı erkeklere yönelerek, hastalığın önlenmesine katkı sağlamayı umuyoruz” diye ekliyor. Bu aşamada, yüz binlerce hastanın katılımıyla yapılacak üçüncü aşama klinik denemeleri planlanıyor ve bu aşamada, yeni gelişmiş tedavi yöntemleri mevcut en iyi seçeneklerle karşılaştırılacak. FDA’nın, önemli hastalıkların hızlandırılmış onay sürecine ilişkin kararlarıyla, bu çalışmalar birkaç yıl içinde sonuç verebilir. Meme kanseri tedavisinde başarıyla iyileşen Diana Innes, “Piyango kazanmak gibi” sözleriyle bu gelişmenin sevincini paylaşıyor. Kasım ayında teşhis edilen ve Treatment aşamasında olan Innes, ameliyat, radyoterapi ve yoğun kemoterapi aldı. Halen, aşının yaptığı tedavinin etkilerini ve hastalığın tekrarını yakından takip ediyor.

İNSANLARA ERİŞİM Bu kişiselleştirilmiş aşıların üretim maliyetleri yüksek olsa da, uzun vadede geniş kitlelere ulaşması planlanıyor. Uzmanlar, halk sağlığı açısından, aynı zamanda ortak kanser göstergelerini hedef alan ve kolaylıkla uygulanabilen aşıların geliştirilmesine odaklanılması gerektiğine inanıyor. Ancak, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, klasik tedavilere erişim konusunda hâlâ büyük eşitsizlikler mevcut. IARC’nin yardımcısı Dr. Isabelle Soerjomataram, “Karmaşık ve kişiselleştirilmiş tedavilerde erişim sorunları daha da büyüyor” diyerek, mevcut durumu özetliyor. 2050 yılı öngörülerine göre, küresel meme kanseri vakalarının %38’in artması ve ölümlerin %68 oranında yükselmesi bekleniyor. Her dakika dört kadına meme kanseri tanısı konuluyor ve bu trend büyümeye devam ediyor. Victoria, bunun hızını yakından takip ediyor ve toplumda farkındalık yaratmak için çalışıyor. “Bazı toplumlarda meme kanserinin konuşulmadığı, utanç ve suçluluk duygularının hâkim olduğu alanlar var. Bu, ciddi bir sorun” diyor. Diana ise, hastalığının tekrar edişini ve bu sürecin psikolojik etkilerini halen düşünmeye devam ediyor. Özellikle, beşinci yılda ve yeni tümör önem kazandıkça, bu belirsizlik onu meşgul etmeye devam ediyor. Ancak, bilimsel gelişmeler ve klinik çalışmaların ilerlemesi, gelecek adına umut veriyor. Bütün bu gelişmeler, kanserle savaşta yeni dönemi işaret ediyor ve hastalara yeni umutlar sunuyor. Bu süreç, hem bilimsel hem de toplumsal açıdan büyük bir dönüşümün başlangıcı olmak üzere.