Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Karaciğer Sağlığını Koruma Yöntemleri ve Güncel Tedavi Yaklaşımları

Karaciğer sağlığını koruma yöntemleri ve güncel tedavi yaklaşımları hakkında bilgi edinerek, sağlıklı yaşamınıza katkıda bulunun.

Karaciğer sağlığını koruma yöntemleri

Prof. Dr. Gökhan Kabaçam, karaciğer hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi konusunda önemli bilgiler paylaştı. Günümüzde, karaciği en çok tehdit eden sorunlar arasında hepatitler ve karaciğer yağlanması öne çıkıyor. Türkiye’de hepatit taşıyıcılığı halen önemli bir halk sağlığı problemi olarak devam etmekte olup, yapılan çalışmalara göre Türk nüfusunun %4,5’i aktif olarak hepatit B enfeksiyonu taşımaktadır. Bu virüs, oldukça kolay bulaştığı için özellikle dikkat edilmesi gereken bir tehdittir. Aşılama programları sayesinde genç nesil daha korunaklıdır; yeni nesiller aşılar sayesinde hepatite karşı bağışıklık kazanmıştır.

Hepatit C ise, toplumda %0,8 oranında görülmekte olup, son yıllarda yeni geliştirilmiş tedavi metodları sayesinde %99 ve üzeri başarı oranlarına ulaşılmıştır. Hepatit B’nin ilerlemesini durdurmak amacıyla virüsü baskılayan tedaviler uygulanmakta, siroz ve karaciğer kanseri riskini azaltmak mümkün olmaktadır. Ancak, virüsü tamamen ortadan kaldıran bir tedavi henüz geliştirilmemiştir ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir.

Karaciğer Yağlanması ve Gelecek Tehditler

Özellikle önümüzdeki 10 yıl içinde, karaciğer hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri olarak karaciğer nakli ihtiyacında artış bekleniyor. Obezite, günümüzde karaciğeri en ciddi şekilde tehdit eden faktörlerin başında geliyor. Sadece hepatit virüsleri değil, aynı zamanda çağımızın yaygın hastalığı olan obezite, karaciğeri iltihaplandıran en büyük risk faktörlerinden biridir. Türkiye’de yapılan araştırmalar, halkın yaklaşık %45’inin yağlı karaciğer hastalığına sahip olduğunu göstermektedir; yani, iki kişiden biri bu durumu yaşamaktadır. Her yağlı karaciğer siroz anlamına gelmez; bu hastalığın gelişimi, şeker yüksekliği, kolesterol, alkol kullanımı, genetik faktörler ve bölgesel yağlanma gibi çeşitli etkenlere bağlıdır.

Yapılan projeksiyonlar, önümüzdeki 10 yıl içerisinde karaciğer kanseri ve siroz riskinin artarak en önemli sağlık sorunları haline geleceğine işaret etmektedir. Karaciğer yağlanması çoğu zaman herhangi belirti vermeden ilerler; bu da hastaların farkında olmadan ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu yüzden, hastaların düzenli kontrollerini ve görüntüleme yöntemleriyle takiplerini aksatmamaları çok önemlidir. En az altı ayda bir yapılan karaciğer enzimleri ve görüntüleme kontrolleri, hastalık ilerlemesini izlemek ve tedavi planını belirlemek açısından büyük avantaj sağlar.

Fibroscan ve Tanı Yöntemleri

Biyopsiye alternatif olarak geliştirilen ve hors-term sayılan “fibroscan” cihazı, karaciğerin fibrozis ve yağlanma oranlarını ultrason teknolojisiyle ölçer. Takipte büyük kolaylık sağlayan bu yöntem, yaklaşık 5 dakika sürmekte olup, hastaya herhangi bir zarar vermez ve biyopsiye göre çok daha az yıpratıcıdır. Fibroscan sayesinde, karaciğerin yağ ve fibrozis oranlarını sayısal verilerle takip ederek, tedavi sürecinde daha doğru kararlar alınabilmektedir. Ancak, bu cihazın sağlık kurumlarında bulunması sınırlı olduğu için, her yerde kullanılamamaktadır.

Yaşam Tarzı Değişiklikleri ile Koruma

Karaciğer yağlanmasının en etkili ve erişilebilir tedavi yöntemi, yaşam tarzı değişiklikleridir. İlaç tedavisi olmadan, disiplinli bir yaşam tarzı ve sağlıklı beslenme ile hastalık kontrol altına alınabilir. Akdeniz diyeti, sebze-meyve ağırlıklı beslenme, beyaz eti tercih edilmesi ve yağlı kırmızı etlerin tüketiminden kaçınılması önemli adımlardır. Ayrıca, her gün en az 150 dakika hafif tempolu egzersiz yapmak, karaciğer sağlığı için ciddi faydalar sağlar. Günde iki bardak kahve içmenin, karaciğer hastalıklarını önlemede ve mevcut sorunları hafifletmede olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.

Serbestçe kullanılabilen ve uygun tedbirler alındığında, metabolik sorunların ve obezitenin de kontrol altına alınmasıyla, yağlı karaciğer hastalığının gerilemesi mümkündür. Kilo verme ve altta yatan hastalıkların uygun tedavisi ile karaciğer yeniden kendini yenileme kapasitesine ulaşabilir; böylece, hastalıklar geri dönebilir ve hastalar daha sağlıklı bir yaşama adım atabilirler.