Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde, Roma dönemine ait olduğu kabul edilen ve 368-373 yılları arasında inşa edilmiş olan dünyanın en eski hastanelerinden biri, tarih boyunca büyük ilgi çekmiş ve günümüzde de kazı çalışmalarıyla araştırılmayı beklemektedir. Bu yapı, sadece tıbbi açıdan değil, aynı zamanda arkeolojik ve kültürel anlamlar açısından da oldukça değerli bulunuyor.
Depremler ve zamanın yıkıcı etkileri sonucu, bu yapının üzerine gecekondu inşası yapılmış olsa da, uzmanlar detaylı kazı çalışmalarıyla tarihi mirasın ortaya çıkartılması gerektiğinin altını çiziyor. Tarihçi Halit Erkiletlioğlu, bölgede gerçekleştirilecek kapsamlı arkeolojik çalışmaların, yapının özgün haline ulaşması için önemli olduğunu belirtiyor.
İlk Hastanenin Özellikleri ve Tarihi Bağlamı
İnsanlar daha çok tapınaklarda tedavi oluyordu ifadesiyle başlayan Erkiletlioğlu, şehrin kapılarının önünde bulunan bu hastanenin, o dönem için devrim niteliğinde olduğunu vurguluyor. Antik çağlarda tedavi yöntemleri genellikle dinsel ritüeller ve sihirli uygulamalar ile gerçekleşiyordu. Roma döneminde ise ‘Valetudinarium’ denilen askeri hastaneler kurulmuştu, fakat bunlar sadece savaş yaralanmalarını tedavi ediyordu.

Bu noktada, yapının dünyanın ilk yataklı ve ücretsiz tedavi kurumu olma özelliği, onu diğer tüm örneklerden ayırıyor. Erkiletlioğlu, “Basileios’un döneminde inşa edilen bu hastane, hem profesyonel hekimlerin görev yaptığı hem de hastalara ücretsiz hizmet sunan bir merkezdi” ifadesiyle, yapının önemini özetliyor.

Aziz Basileios ve Yapının İnşası
Aziz Basileios, Ortodoks Hristiyanlığının önemli figürlerinden biridir. Deprem sonrası halkın yardımına koşmak amacıyla önce düşkünler evi, ardından aşevi ve nihayetinde bu hastaneyi inşa ettirmiştir. Çalışmalara katkıda bulunan hekimler ve gönüllü rahipler, burada görev yapmışlardır. Erkiletlioğlu, “Dünyanın ilk hastanesi olma özelliği taşıyan bu yapıda, Hipokrat ve Galenos’un önerdiği tedavi metotları kullanılmaktadır” diyor.

Kazıların ve Arkeolojik Bulguların Önemi
Bütün bu çalışmaların, arkeolojik kazı ve restorasyon projeleriyle güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Erkiletlioğlu, “Burada gerçekleştirilecek kapsamlı kazılar, yapının bütün görkemiyle ortaya çıkarılmasını sağlayacak ve tarihsel önemi daha iyi anlaşılacaktır” dedi. Ayrıca, bölgenin eski yazışmalar ve kaynaklar itibarıyla zengin bilgiler içerdiği ve bu yapıların, Anadolu’daki ilk tıp fakültesi ve şifahane ile ilişkili olduğu da biliniyor.

Son olarak, yapının tarihi ve kültürel açıdan taşıdığı önemin ve dünya tıp tarihindeki yerinin, bugünden geleceğe taşınması gerektiğine işaret eden uzmanlar, kazı çalışmalarının hızlandırılması ve alanda detaylı araştırmalar yapılması çağrısında bulunuyorlar.

