Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu çerçevesinde düzenlenen Concordia Zirvesine katılarak, uluslararası arenada önemli bir rol üstlendi. Zirvede, Irak Savaşı sırasında karşı kampda yer alan eski CIA Başkanı ve Irak’taki ABD Kuvvetleri Komutanı General David Petraeus ile yüz yüze geldi. Petraeus, Şara’yı geçmişteki savaş dönemlerinin ötesine geçerek “etkileyici” ve “büyüleyici” sözlerle övdü.
Konuşmasında, Şara, savaşın gölgesinde büyüyen bir ülkenin temsilcisi olarak, “Bir zamanlar savaş alanındaydık, şimdi diyalog ve uzlaşma fırsatlarının peşindeyiz. Savaşın acı gerçeklerini yaşayanlar, barışın kıymetini daha iyi bilir” açıklamasını yaptı. Petraeus ise, duygularını samimi bir şekilde dile getirerek, “Bir dönem gözaltında tutuldunuz ve yıllarca hapiste kaldınız. Bu baskıların altında nasıl güç buluyorsunuz? Geceleri uykuya dalabiliyor musunuz?” diye sordu.
Şara, durumu güçlendiren temel unsurlarını şöyle ifade etti: “Gücümü Tanrı’dan, halkımdan ve ekibimden alıyorum”. Ayrıca, “Geçmişin kararlarıyla bugünü yargılamak doğru değil. Yeni dönemin koşulları, esneklik ve açık fikirle hareket etmeyi gerektiriyor” dedi. Ulusun öncelikleri hakkında sözlerine devam eden Şara, “Halkı ve toprakları birleştirmek, ekonomik gelişmeyi desteklemek ve güvenlik ile istikrarı sağlamak ilkelerimizdir” diye ekledi.
İhlaller ve çatışmalı bölgelerde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Şara, Sahil ve Süveyda bölgelerindeki katliamların araştırılması için kurulmuş komiteleri ve uluslararası soruşturma ekiplerinin kapılarının açık olduğunu vurguladı.
Terörle ve Bölgesel Güvenlik Girişimleri
Şara, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı mücadele çerçevesinde, SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile yapılan anlaşmalara yer verdi. “SDG’ye orduya katılma teklifinde bulunduk ve Kürtlerin haklarını güvence altına almak istedik” şeklinde ifadeler kullandı. Ayrıca, İsrail ile sürdürülen müzakereleri de hatırlatarak, “Ateşkes adımlarını attık. İki taraf da anlaşmalara sadık kalırsa, görüşmeler devam edebilir. Sorun şu: İsrail gerçekten güvenlik endişeleri mi taşıyor, yoksa yayılma ve genişleme arzusu mu taşıyor?” diye sordu.
Son olarak, uluslararası diplomasinin zorluklarına değinen Şara, “Uluslararası toplumun beklentileriyle, bölgedeki gerçekler ve çıkarlar sıklıkla çatışıyor. Bu durum, diyalog ve uzlaşıyı zorunlu kılıyor” diyerek sözlerini tamamladı.