Almanya ve Güney Kore gibi ileri düzeyde sanayileşmiş ülkelerde eğitim sisteminin önemli bir bileşeni olan meslek yüksekokulları Türkiye’de de farklı programlarla iş dünyasının insan kaynağı ihtiyaçlarına cevap veriyor. Bununla birlikte Türkiye’de öğrencilerin talebinin daha çok lisans programlarına yönelik olduğu da görülüyor.
İstanbul Şişli Meslek Yükseokulu Müdürü Doç. Dr. Selin Sarılı, Avrupa’da meslek yüksekokullarını tercih eden öğrencilerin oranının yüzde 35 civarında olduğunu, Güney Kore’de ise bu oranın yaklaşık yüzde 45 olarak kaydedildiğini belirtti.
Türkiye’de ise meslek yüksekokullarının lise ve lisans arasında ‘amorf’ bir yapı olarak algılandığını ifade eden Doç. Dr. Sarılı bu algının ortadan kaldırılması durumunda Avrupa ve Güney Kore gibi ülkelerdeki oranlara ulaşmanın mümkün olduğuna işaret etti.
Sarılı “Ailelerin ve öğrencilerin algısında istihdam dört yıllık bir fakülteyle eşleştirilmiş durumda. Gerçekte baktığımız zamansa öğrencilerin iki yıllık bir eğitim alarak aslında daha hızlı bir şekilde hayata atıldıklarını görüyoruz. İstihdam olanaklarının da aynı şekilde yüksek olduğunu farkında olmaları gerekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre özellikle sağlık programları, teknik programlarda istihdam oranının yüzde 80’lere ulaştığını görüyoruz. Bu oranlar oldukça yüksek, hatta lisans rakamlarının bile üzerinde rakamlardan söz ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Öğrencilerin son yıllarda yoğunlukla sağlık programlarına eğilim gösterdiği görülüyor”
Meslek yüksekokullarında temelde programların sağlık programları, sosyal programlar ve tasarım programları olmak üzere kategorilendirildiğini belirten Doç. Dr. Sarılı öğrencilerin son yıllarda yoğunlukla sağlık programlarına eğilim gösterdiğini gördüklerini belirtti.
Son dönemde istihdam olanaklarının artık sağlık alanında da daralmaya başlamasıyla öğrencilerin diğer programlara da ilgi gösterdiğini belirten Doç. Dr. Sarılı, özellikle son yıllarda ticaretin de hızlı bir şekilde ön plana çıktığını ifade etti.
Doç. Dr. Sarılı meslek yüksekokullarında dijital dönüşüm konusunun da öne çıktığını vurguladı. Sarılı, “Dijitalleşme her sektör için artık kaçınılmaz durumda. Büyük sermayeli şirketler için dijital dönüşüm daha kolay olurken küçük sermayeli şirketler için çok da kolay olmuyor. Biz de eğitimciler olarak eğitim sektöründe dijitalleşmeyi yakalıyoruz. 2030 vizyonu çerçevesinde de kurulacak olan sanal laboratuvarlarla öğrencilerimizin birebir sanki hastanede bir hastayı kontrol ediyormuş gibi işlem yapmasına, uygulamalarını gerçekleştirmesine aracı olmaya çalışıyoruz” dedi.
“YÖK meslek yüksekokullarıyla ilgili önemli adımlar atıyor”
Meslek yüksekokullarının dünyada ‘short cycle’ (kısa döngü) kavramıyla anıldığını ifade eden Doç. Dr. Sarılı burada kısa olanın eğitimin süresi olduğunu, ancak burada eğitim gören öğrencilerin hızlı bir şekilde iş hayatına girebildiğini belirtti.
YÖK’ün şu anda meslek yüksekokulları ile ilgili çok önemli adımlar attığını söyleyen Doç. Dr. Sarılı organize sanayi işbirlikleri ile birlikte meslek yüksekokullarının daha da güçlendirilmeye başladığını belirtti.
Sarılı, “Ekonomiye meslek yüksekokullarının bu şekilde kazandırılması işsizlik oranının düşmesine ve gayri safi milli hasılaya katkı sağlanmasına yol açacaktır. Meslek yüksek okullarıyla ilgili algıyı değiştirdiğimizde ülke ekonomisine pozitif bir katkı yapacağına inanıyoruz” diye konuştu.