Artan şiddet olayları ve hastanın doktorun hareketlerine yönelik iddiaları, malpraktis davalarının artmasına neden oluyor. Bu durum, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını ve branş tercihlerini ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle ağır çalışma koşulları ve yüksek riskli branşların tercih edilmemesi, sektörde önemli bir değişimi işaret ediyor.
Hele ki, Temmuz 2025 TUS sonuçları, genç hekimlerin meslek seçimlerindeki tercihlerini yeniden gözden geçirmelerine yol açtı. Cerrahi, acil tıp, kadın doğum gibi yüksek risk içeren bölümler, düşük başvuru oranları ile karşılaştı. Bunun aksine, radyoloji, dermatoloji ve fizik tedavi gibi daha az hasta teması olan branşlar ise yüksek puanlarla kayıtlara geçti. Bu gelişmeler, sağlık sistemindeki temel sorunları tekrar gözler önüne seriyor.
Uzmanlar ve Sektör Temsilcilerinden Değerlendirmeler
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Dr. Hilmi Önder Okay, tercihlerdeki değişimin nedenlerini detaylandırdı. Gerçekleştirilen değerlendirmelerine göre, günümüzde uzmanlık seçiminde ilgi ve mesleki idealler yerine, iş yükü, şiddet riski ve gelecekteki güvencesizlik kriterleri öne çıkıyor. Bu durum, genç hekimlerin mesleklerini tercih ederken göz önüne aldıkları temel faktörler haline geliyor.
Hekimlerin hasta görmek istemediği yönündeki algıların yanlış olduğunu vurgulayan Okay, şunları söyledi: “Hekimler, çalışmalarının karşılığını alamayacaklarını düşündükleri için, daha az riskli ve tembel branşlara yöneliyorlar. Bu hepimizin insani durumu ve doğal bir davranıştır.”
Üstelik, bu tercihte bireysel değil, sistematik ve yapısal sorunların payı büyük. Uzmanlar, sağlıkta şiddetin, hukuki güvensizliğin ve çalışanların özlük haklarındaki yetersizliklerin, bu tabloyu beslediğine dikkat çekiyor. Sağlık yönetiminin bu sorunlara çözüm üretmeden, sürdürülebilir bir sistem oluşturmadan, bu tarz tercihlerde değişiklik beklenmesi gerçekçi görünmüyor.
Sonuç olarak, genç hekimlerin tercihleri, mevcut sistemin sorunlarını yansıtmakta. Bu durumu tekrar tekrar yaşamamak adına, sağlık politika ve yönetimlerinin önceliklerini yeniden gözden geçirmeleri büyük önem taşıyor. Gerçek değişim, sorunun köklerine inmek ve çalışanların haklarını sağlamlaştırmakla mümkün olacaktır.