İletişim Başkanı Burhanettin Duran, gerçekleştirilen panelde, Sudan’daki yaşanan trajedinin ülkeleri ve insanlık vicdanını derinden sarstığını belirtti. Kendisi, “Bu platformda amacımız, Sudan’ın tekrar dünya gündemine kazandırılması ve oradaki dramatik gelişmelerin ne kadar acil çözüm gerektirdiğini hem Türkiye’de hem de küresel arenada fark ettirmektir,” ifadelerini kullandı. Sudan’da yaşanan katliamlar, tecavüzler ve saldırıların yanı sıra, salgın hastalıkların da ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı ve acil insani yardımların şart olduğunu sözlerine ekledi.
Türkiye’nin Afrika politikasını ve Sudan’a olan ilgisini anlatan Duran, bu ilişkinin temelinde kardeşlik bağlarının ve tarihî ortaklıkların yattığını belirtti. Son 20 yılda Türkiye-Afrika ilişkilerinde gözlemlenen önemli gelişmelere dikkat çekerek, iki kıtadaki ülkelerle ilişkilerin güçlenmesine yönelik atılan adımların altını çizdi. Türkiye’nin Afrika’daki Büyükelçilik sayısının 44’e ulaşması ve 50’yi hedeflemesi,; ikili ilişkilerin ve ekonomik bağların güçlendirilmesine yönelik önemli göstergeler arasında yer alıyor.
Türk hükümetinin Afrika coğrafyasındaki yardım ve kalkınma projelerine de değinen Duran, TİKA’nın 22 ofisiyle yaklaşık 7 bin projeye imza attığını, 2008-2022 yılları arasında yapılan yardımların toplamının 2,5 milyar ABD dolarını aştığını söyledi. Eğitim alanında da ciddi yatırımların yapıldığını belirten Duran, 65 binden fazla Afrikalı öğrenci Türkiye’de yükseköğrenim görmeye devam ediyor; Maarif Vakfı ise 27 ülkede okul açarak yaklaşık 25 bin öğrenciye ulaşmaktadır. Ayrıca, Türk Hava Yolları’nın 42 ülkede 64 noktaya düzenli uçuşlar gerçekleştirdiğine dikkat çekti. Bu çalışmaların temelinde, karşılıklı kazanımlar ve ortak gelişim ilkesi yatıyor.
Türkiye’nin Afrika Stratejisinde Temel İlkeler
Duran, Türkiye’nin Afrika politikasını dört ana ilke üzerine kurduğunu söyledi. Birincisi, Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınmasına ve kapasite gelişimine katkı sağlamak. İkincisi, güvenlik ve istikrarın desteklenmesi amacıyla savunma sanayi işbirlikleri yürütmek. Üçüncü ilkede, “Afrikalı çözümler” ilkesi doğrultusunda sorunlara, saha içi ve iç dinamiklere uygun çözümler üretmek ve bu süreçte güven ilişkisini tesis etmek yer alıyor. Dördüncü olarak ise, bölgesel organizasyonlar ve işbirlikleri ile bütüncül gelişim ve istikrar sağlanmasında aktif rol almak bulunuyor.
Kesintisiz olarak sürdürülen dış ziyaretler ve iletişimlerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika ülkelerinin güveni ve desteğini kazanmasında büyük payı olduğunu vurgulayan Duran, özellikle Dışişleri Bakanlığı döneminde yapılan ziyaretlerin, bölgesel ilişkilerin güçlenmesinde temel rol oynadığını belirtti.
Sudan’da Derinleşen İnsanî Drama ve Çözüm Arayışları
Krizi bütün boyutlarıyla değerlendiren Duran, Sudan’da yaşanan çatışmaların büyük bir insani trajediye dönüştüğünü ifade etti. 2023’te başlayan iç savaşın, özellikle Nisan ayında çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte yaklaşık 31 milyona yakın insanın yardım ihtiyacı içerisinde olduğunu ve milyonlarcasının yerinden edildiğini açıkladı. “Yerinden edilenlerin sayısı, ülke içinde 10 milyona ulaşmış, mülteciler ise komşu ülkelerde yaklaşık 3 milyon seviyesinde,” bilgisini paylaştı. Bunu, “dünyadaki en büyük ölçekli yerinden edilme krizleri” arasında görebiliriz diye ekledi.
Sudan’ın tarihi ve kültürel zenginliği ile stratejik konumunun, bu krizden hiç de hak etmediği bir tabloyla karşı karşıya kalmasına neden olmaması gerektiğine vurgu yapan Duran, “Sudan’ın krizden çıkışı ve barışın sağlanması, sadece bölgesel değil küresel güvenlik açısından da elzemdir,” dedi. Sudan’da istikrar sağlanmadan, Kızıl Deniz ve Afrika Boynuzunda güvenlikten bahsetmenin mümkün olmadığını belirtti.
Uluslararası Sistem ve Sudan’a Müdahale
Duran, özellikle son iki yılda yaşananların, uluslararası sistemin krizlerle mücadelede yetersiz kaldığını gösterdiğine dikkat çekti. Sudan’daki çatışmaların sıklıkla bölgesel güçler ve aktörler arasında ortaya çıkan mücadelenin sonucu olduğunu vurguladı. “Bu olaylar, diğer Afrika ülkelerinde de devam eden çatışmaların sadece bir yansımasıdır,” diyerek, Türkiye’nin liderliğindeki çabaların, Sudan ve bölge barışına katkı sağlama yönünde önemli bir örnek teşkil ettiğine değindi.
İşte bu noktada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çad ve Somali gibi ülkelerde ortaya koyduğu arabuluculuk girişimlerinin, krizlerin çözümüne katkı sağladığını belirtti. Ayrıca, bu süreçlerdeki ortak kararlılığın hasar gören barış ortamını yeniden inşa etme kapasitesine sahip olduğunu sözlerine ekledi.
Türkiye’nin Sudan İle Dayanışması ve Çözüm Çabaları
Sudan’daki insani krizin artışını içeren Duran, “Hukuki, insani, siyasi ve ekonomik açıdan çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bu süreçte, çözümün yolu, ülkenin ilerleyen saatlerde barış ortamına kavuşmasına yönelik iradeyi ortaya koymaktan geçiyor,” dedi. Türkiye’nin, Sudan’dan gelen taleplere aktif destek sunduğunun altını çizdi ve en fazla yardım gönderen ülkelerden biri olmanın sorumluluğuyla hareket ettiğimizi ifade etti.
Yakın zamanda Sudan’a yeni yardım gemileri göndermeyi planladıklarını dile getirerek, bu yardımların halen yetersiz olmakla birlikte devam edeceğine işaret etti. Ayrıca, “Sudan ile barışa ulaşmak ve savaşı sonlandırmak için, sesimizi yükseltmeli ve ortak iradeyi ortaya koymalıyız,” şeklinde ekledi.
Propaganda ve dezenformasyonun savaşın önemli parçalarından biri haline geldiğini belirten Duran, Sudan’daki bilgilerde, bazı bölgesel aktörlerin operasyonel çıkarları doğrultusunda kirli ve manipülatif bilgiler üretildiğine dikkat çekti. Sağlıklı ve doğru bilgilendirme sürecinin, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve barışın tesisi için hayati önem taşıdığını vurguladı.
Son olarak, Duran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sudan halkı emin olsun, Türkiye onların yanındadır,” sözünü hatırlatarak, Türk medyasının sorumlu ve dürüst yayıncılıkla yaptığı çalışmalara teşekkür etti. Panel katılımcıları arasında Sudan Ankara Büyükelçisi Nadir Yousif Eltayeb, TRT ve AA temsilcileri, çeşitli üst düzey yetkililer ve medya temsilcileri de yer aldı.
