Çok sayıda vatandaşın temel ihtiyaçlarının karşılanmasında zorluk yaşadığı şu günlerde, kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri de resmi enflasyon verilerinin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığıdır. Özellikle, emekçiler, emekliler ve asgari ücretliler, bu rakamların gerçek hayatı tam anlamıyla temsil etmediği düşüncesiyle tepkilerini dile getiriyor.
CHP Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, yaptığı açıklamalarda, TÜİK’in kasım ayı enflasyon isimli rakamlarının toplumda ciddi bir mağduriyet oluşturduğunu belirtti. Kendisi, “Yine yalan yanlış bilgilerle toplumun gerçek verilerden uzaklaştırıldığını” vurguladı. Günlük yaşamda yüzlerce vatandaşın, ekmek kuyruğunda, pazar tezgahlarında ve çeşitli zorluklar içinde yaşadığını hatırlatarak, bu rakamların toplumun gerçek durumunu yansıtmadığını ifade etti.
Başarır, ENAG ve diğer bağımsız kuruluşların açıkladığı rakamlarla TÜİK’in verileri arasındaki farkın da açık bir şekilde görüldüğüne dikkat çekiyor. Anlatımını sürdüren siyasetçi, “Eğer bir ülkede gerçek enflasyon oranları bu kadar farklıysa, bu ülkede sefalet ve açlık oranlarının da artması kaçınılmazdır. TÜİK ise toplumun emeğiyle, parasını ve sofrasını alıp çalıyor” diyerek, resmi verilerin güvenirliliğine ciddi anlamda şüpheyle yaklaşıyor.
Kürt Sorunu ve Siyasi Günemler
Türkiye’deki güncel siyasi tartışmaların odak noktası haline gelen Kürt meselesine de değinen Başarır, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını eleştirdi. Erdoğan’ın, İstiklal Mahkemeleri’ne kadar gittiğini ve farklı zaman dilimlerinde Kürt sorunu üzerine yaptığı açıklamaları hatırlatarak, “Kürt vatandaşlarımıza karşı uygulanan tutuklamalar ve kayyum atamalarını göz ardı edemeyiz” dedi.
Sorduğu sorularla, Cumhurbaşkanı’nın, Neden Ahmet Türk ve Selahattin Demirtaş’ın durumu hakkında açıklama yapmadığını, neden hâlâ kayyumlarla yönetilen belediyelerin bulunduğunu ve bu durumun ülke meseleleriyle nasıl bağdaştırılabileceğini gündeme getirdi. 2023 seçimleri öncesinde yüklenen söylemler ve uygulamalar arasındaki farkı, özellikle vurgulayan Başarır, “Dün ne söylediysek, bugün de aynı sözleri sarf ediyoruz. Yaşananların ve tutuklamaların, ülkedeki adalet ve demokrasi sınırlarını nasıl etkilediğini görüyoruz” diyerek, iktidarın uygulamalarını eleştirdi.
