Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründe Derinleşen Kriz: Nedenleri ve Gelecek Öngörüleri

Türk tekstil ve hazır giyim sektöründe yaşanan krizin nedenleri ve gelecekteki olasılıkları üzerine detaylı analiz ve öngörüler bulabilirsiniz.

Türk tekstil ve hazır

Türk ekonomisinin lokomotifi konumundaki tekstil ve hazır giyim endüstrisi, 2022 yılından itibaren ciddi bir krizle karşı karşıya. Pandemi sonrası tedarik zinciri sorunları ve döviz kurlarındaki ani dalgalanmalar, sektörün uluslararası rekabet gücünü ciddi anlamda zorladı. Özellikle döviz kurunun yapay biçimde düşük tutulması ve yüksek faiz politikalarının uygulanması, iç üretimin maliyetlerini artırarak ihracat performansını olumsuz etkiledi.

Bu olumsuz gelişmeler sonucunda, 2022’de 21 milyar doları aşan hazır giyim ihracatı, 2025 itibarıyla yaklaşık 17 milyar dolara gerileme bekleniyor. İstanbul Hazır Giyim İhracatçıları Birliği (İHKİB) verileri, sektörün yaşadığı kayıpların boyutunu gözler önüne seriyor. İlk üç ayda hazır giyim ihracatı %12,5 oranında azalarak 4,54 milyar dolara düştü; 2024 Ocak-Eylül döneminde ise toplam ihracat önceki yılın aynı dönemine kıyasla %8,5 gerileyerek 13,6 milyar dolar oldu. Bu veriler, son iki yılda sektörün milyarlarca dolarlık ihracat kaybına uğradığını açıkça ortaya koyuyor.

  • Yüksek maliyet ve rekabetçi olmayan kur, ihracatçıların en büyük sıkıntısı.
  • Avrupa pazarında maliyetler %30 oranında arttı ve alıcılar düşük maliyetli ülkelere yönelmeye başladı.
  • Son üç yılda toplam ihracat kaybı yaklaşık 5 milyar dolar ve istihdamda 320 bin kişi azaldı.

Tablo, sektörde yaşanan finansal ve yapısal çöküşün boyutlarını somut bir şekilde gösteriyor. Yüksek maliyetler ve azalan talep, firmaları zor durumda bırakırken, konkordato ve iflaslar hızla artıyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Öksüz, “2025’in ilk yarısında yaklaşık 300 firma konkordato ilan etti. Aylık kesin rakamlar ise ortalama 50 firma seviyesinde ve artmaya devam ediyor.” açıklamasında bulunuyor. Bu süreç, tedarik zincirinin tamamını etkiliyor; ana firmalar ciddi finansal sorunlar yaşarken, yan sanayi ve tedarikçiler de alacaklarını alamayarak iflas tehdidiyle karşılaşma riski taşıyor.

Üretimin durma noktasına geldiği firmanın sayısı aylık 50’yi aştı. SGK verileri, sektörün hızla küçüldüğünü gösteriyor. 2024 Aralık’ta yaklaşık 58 bin 600 firma bulunurken, Mart 2025 itibarıyla bu rakam 56 bin 950’ye geriledi. Bu hızla, yalnızca üç ayda 2 bin firma üretimini durdurdu ve binlerce çalışan işini kaybetti. Sektördeki kapanma ve iflas dalgaları, büyük marka ve tedarikçilerin de krizden etkilenmesine neden oluyor. Uluslararası markalara fason üretim yapan 3F Tekstil, 2024’te konkordato sürecine girdi, ancak mali yapısını koruyamayınca 2025’te iflas etti. Aynı zamanda Boyner ve DeFacto gibi büyük perakende zincirlerine hizmet sağlayan Settriko firma da, finansal darboğazlar nedeniyle konkordato talebinde bulundu. Kapanan firmalar arasında köklü isimler olan Fabrilla Tekstil ve Bozdamlar Tekstil de bulunuyor.

Sektörün Ana Oyuncuları ve Tehdit Altında Olan Geleceği

Türkiye’de markalaşma konusunda öne çıkan firmalar arasında LC Waikiki, Koton, DeFacto, Mavi ve Boyner yer alıyor. Aynı zamanda Vakko, Sarar, Damat&Tween gibi kendi markalı moda isimleri de sektörün önemli aktörleri. Üretici side ise Yeşim Tekstil, Sanko, Zorlu Holding, Orta Anadolu ve Reysaş gibi büyük şirketler ile Uğur Balkuv ve Settriko gibi fason üretim yapan firmalar öne çıkıyor. Kumaş ve iplik sektöründe ise İpeksu, Yeni İpek, Bossa, Yünsa ve Merinos kritik rol oynuyor. Bu firmalar, Türkiye’nin ihracatına yüksek katkılar sağlıyor, fakat ekonomik kriz ve finansal zorluklar, büyük oranda etkilere yol açıyor.

Faizlerin %70 seviyesine ulaşması, sektör açısından büyük bir darboğaz oluşturdu. TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, “Yüzde 70 seviyesine ulaşan faiz oranları, firmaların finansmanını imkânsız hale getirdi ve sektörün ayakta kalmasını zorlaştırdı” diyerek kriz boyutlarını özetliyor. “Döviz kurunun hızla yükselmesiyle satışlar büyük ölçüde düştü; cirolar 22 milyar dolardan 17 milyar dolara geriledi, 320 bin kişi ise işsiz kaldı”.

İHKİB Başkanı Ahmet Öksüz ise, zincirleme etkiyle küçük tedarikçiler ve yan sanayinin de iflaslara sürüklendiğine dikkati çekiyor. “Devlet artık bizi görmüyor” diye konuşan sektör temsilcileri, üretim ve istihdam kayıplarının, sektör üzerindeki baskıyı artırdığını vurguluyorlar.

Uzun Vadeli Çözüm ve Hükümetin Rolü

Türkiye’nin önemli perakende markalarından Kiğılı’nın sahibi Abdullah Kiğılı, “Devlet bizi gözden çıkardı. Sadece altı ay içinde üretim durma noktasına gelecek. Anadolu’daki fabrikalar kapanıyor ve üretim büyük oranda Mısır’a kaydırılıyor. Bu, büyük bir felaketin başlangıcı” ifadelerini kullanıyor. Kiğılı, ayrıca AVM perakendeciliğinin durgunluğunun sektöre yansımasının hızla önlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Vahap Küçük de, enflasyon ve faiz baskısının sürdüğünü belirterek, “Şirketler bu ortamda maliyetlerini yönetmeye çalışıyor. Eğer önlemler alınmazsa, sektör için çıkış yolu yok” uyarısında bulunuyor. Bu tablo, sektörün toparlanması için acil ve kapsamlı paketlere ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Aksi takdirde, sektörün uzun yıllar sürecek ciddi bir dönüşüm ve yeniden yapılandırma sürecine girmesi kaçınılmaz görünüyor.