Türkiye’nin ekonomik dengelerinde yaşanan kırılmalar, özellikle bütçe ve cari açık konularında yoğunlaşmaktadır. Bu sorunlar, sürdürülebilir kalkınma için uygulanan politikaları doğrudan etkileyerek, yüksek faiz ve enflasyon gibi makroekonomik rahatsızlıkların temel kaynağı olmaya devam etmektedir. Bütçe açığının büyümeden kontrol altına alınması ve dış ticarette dengeli bir yapı kurulması, ülke ekonomisinin sağlıklı ilerleyişi açısından vazgeçilmezdir.
Türkiye’nin %3 oranındaki bütçe açığı ile bu konudaki temel işlemleri geliştirmesi ve dış ticaret dengesini sağlaması, ekonomik göstergeleri olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle ihracat ve ithalat arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi, finansal istikrar için kritik önemdedir. Bu doğrultuda, gerek mali disiplin gerekse yapısal reformlar, karşılaşılan sorunların çözümlenmesinde temel taşı olacaktır.
Çözüm önerilerimizin başında; bütçe disiplinini güçlendirmek ve cari açığı minimize etmek yer almaktadır. Ek olarak, Çin ile olan ticari dengesizlik ciddi bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Yılda 65 milyar dolar ithalata karşılık yalnızca 5 milyar dolar ihracat gerçekleştirilmesi, yaklaşık olarak 60 milyar dolar açık vermektedir. Bu açığın kapatılması, ekonomik dengeyi sağlamada büyük önem taşımaktadır.
Güçlendirilmiş Hukuki Çerçeve ve Eğitimde Reform
Son zamanlarda yaşanan ve kamuoyunda geniş yankı uyandıran olaylar, eğitim ve sağlık sektörlerindeki güven sorununu ortaya koymuştur. İstanbul Çekmeköy’de yaşanan okul olayları ve doktorların WhatsApp grubundaki uygunsuz içerikleri, sistemde ciddi bozuklukların olduğunu göstermektedir. Görüntüler ve olayların vahameti, kamusal güven ve etik kurallar açısından ciddi bir uyarıdır.
Hukuki süreçler neticesinde gerçekler ortaya çıkacaktır; fakat, ortaya çıkan bu olgular, kişisel ve mesleki etik konusundaki derin sorunlara işaret etmektedir. Tıp ve eğitim gibi kritik alanlarda, kadınlara ve öğrencilere yönelik taciz ve istismar vakalarının kayda değer seviyede olması, acil önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır. Kadınların ve kız çocuklarının güvenliğine yönelik altyapı çalışmalarını ciddi anlamda artırmalı, eğitim ve sağlık tesislerimize kadın üniteleri ve hastaneler tahsis edilmelidir.
Bu tür olayların tekrarlanmasının önüne geçmek, kamu sağlığı ve eğitim kurumlarının saygınlığını korumak adına, çok katmanlı yaklaşımlarla, hem caydırıcı yasal düzenlemeleri hem de rehabilitasyon programlarını hayata geçirmek hayati önem taşımaktadır.
