Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, canlı yayında yaptığı açıklamalarda bölgesel ve uluslararası gelişmelere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Özellikle Suriye, İsrail ve Ukrayna krizlerine odaklanan Fidan, Türkiye’nin diplomatik duruşunu ve bölgedeki güç dengelerini geniş bir perspektiften ele aldı.
Fidan, SDG’nin İsrail’den cesaret aldığını ve bu nedenle bölgedeki hareketlerinin giderek artmakta olduğunu vurguladı. SDG’nin yapması gerekenler konusunda net mesajlar vererek, “İsrail, bölgedeki etkisini arttırırken, SDG’nin DEAŞ bahanesiyle süreci uzatmaması gerektiği konusunda uyardı. Bu örgüt, Esad hükümetiyle yapılan mutabakatlara rağmen hareketlerini sürdürüyor.” dedi.
Güç ve Politikalarla Yüzleşme
Bakan, uluslararası güçlerin bölgedeki dengeyi sağlaması gerektiğine değinerek, “Güç ve kuvvetimiz var, fakat iyi olmak istiyorsak, bu gücü doğru kullanmalıyız. Silah yoluyla hareket edenler karşılık görecektir.” ifadesiyle, sadece güç kullanmanın değil, aynı zamanda siyaset yolu ile çözümler üretmenin önemini vurguladı.

2025 Perspektifi ve Bölgesel Gelişmeler
Türkiye’nin dış politikası ve bölgesel ilişkilerini değerlendiren Fidan, özellikle Gazze’deki gelişmelerin sonrası ve sonraki süreçlere ilişkin açıklamalarda bulundu. “Gazze’de yapılan anlaşmalara rağmen, sürekli ihlaller yaşanıyor. Türkiye, hem güvenliği hem de dostane ilişkileri gözeterek çalışmaya devam ediyor. ABD ve Avrupa ülkelerinin politikalarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğine inanıyoruz.” diyerek, uluslararası aktörlerin rolüne dikkat çekti.

Mevzubahis bölgesel hareketlilik ve güç dengeleri, Çin ve ABD arasında süregelen rekabetle de bağlı. Fidan, “Güney Asya, Çin denizi geçiş yolları ve enerji koridorlarının önemi artarken, büyük güçlerin stratejilerini dikkatle takip ediyoruz. Kendimizi bu gelişmeler içinde nasıl konumlandıracağımızı planlıyoruz.” şeklinde ifade etti.
Suriye’de Barış Süreci ve Türkiye’nin Rolü
Suriye’deki durumu ve yeni atılan adımları anlatan Fidan, “2024 yılından bu yana önemli gelişmeler yaşandı. Sezar Yasası’nın kaldırılması bunlardan biri. Türkiye olarak, bölgedeki istikrar ve barış için aktif rol almaya devam ediyoruz. Suriye’de bir düzen kurmak adına, silahlı grupların ulusal orduya entegrasyonu temel hedefimiz.” dedi.
İsrail’in bölgeye yönelik planlarına da değinen Fidan, “İsrail, bölgedeki dizaynı hayata geçirmek istiyor. Netanyahu ve ekibinin politikaları, Lübnan, Gazze, Batı Şeria ve İran’da kendini gösteriyor. Türkiye, bu gelişmeler karşısında bölgesel ve global aktörlerle uyum içinde hareket ediyor.” ifadelerini kullandı.

ABD ve İsrail Arasındaki Siyasi Dinamikler
Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki en büyük rolü oynaması gerektiğinin altını çizen Fidan, “ABD, İsrail üzerindeki baskıyı artırmalı. SDG’nin cesaret alması ve süreci uzatmaması adına Amerikan politikaları önemli. İsrail’in bölgedeki hareketleri, bölgede istikrarsızlık yaratmaya devam ediyor.” dedi.
Bakan, terörle mücadele konusunda ise, “Terörsüz bir Türkiye’yi inşa etmek, şeffaf ve iyi bir yol izlememize bağlıdır. Toplumsal barış ve istikrarı güçlendirmek adına siyasi irade ve halk desteği büyük önem taşıyor.” ifadelerini ekledi.
Gazze’deki Durum ve Türkiye’nin Rolü
Gazze’deki gelişmeleri dikkatle izlediklerini vurgulayan Fidan, “İsrail’in saldırılarını engellemek ve bölgedeki barış ortamını sağlamlaştırmak temel önceliğimiz. Türkiye olarak, bu gayretlerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz” diyerek, uluslararası toplumun dikkatini bölgedeki insani krize çekti.
2026 Yılında CAATSA’yı Kaldırma Perspektifi
Yaptırımlar ve ilişkilerin geliştirilmesi noktasında umutlarını paylaşan Fidan, “2026’da CAATSA’nın kaldırılacağını öngörüyoruz. Bu, Türkiye’nin yerlileşme ve bağımsızlık yolundaki en önemli adımlarından biri olacak,” şeklinde konuştu.
Ukrayna ve Rusya Çatışması Üzerine
Çatışmanın durumu ve olası çözüm yolları hakkında da fikirlerini paylaşan Bakan, “İki taraf da ne istediğini açıkça belirtirken, arabuluculuk çok kritik bir rol oynuyor. Çeşitli alanlarda, özellikle enerji ve Karadeniz seyrüseferi, kısa vadeli çözümler üzerinde çalışıyoruz. Seçimler ve referandumlar, barışın sağlanması açısından belirleyici faktörler olmaya devam edecek.” diyerek, diplomatik sürecin önemine vurgu yaptı.
