Türkiye, sınır güvenliğini sağlamak ve bölgedeki istikrarı desteklemek amacıyla Irak ve Suriye’ye asker gönderme yetkisinin süresini 3 yıl daha uzatmayı planlıyor. Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM’ye sunulan bu teklif, bölgede devam eden terör tehditleri ve istikrarsızlık nedeniyle ulusal güvenliğin korunmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor.
Tezkere metninde, özellikle güney sınırlarımıza yakın bölgelerde varlığını sürdüren terör örgütlerinin tehdidi vurgulanırken, bu durumun bölgenin barış ve güvenliği açısından ciddi bir risk teşkil ettiği ifade ediliyor. Ayrıca, Irak ve Suriye’deki PKK ve DEAŞ unsurlarının etkinliğinin devam etmesi, bölgesel istikrara ve ülkemizin güvenliğine doğrudan zarar vermektedir.
PKK ve DEAŞ Varlığına Dair Endişeler
Tezkerede, Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğüne ve milli birliğe verdiği önem yeniden vurgulanırken, bölgedeki bölünmüşlük ve ayrılıkçı hareketlerin istikrarı bozduğu belirtiliyor. Aynı zamanda, teröristle mücadele kapsamında, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi örgütlerin, ülkedeki entegre olma çabalarına karşı direnç gösterdiğine dikkat çekiliyor.
Türkiye’nin Suriye Politikası ve Bölgesel Güvenlik
İşte bu noktada, Suriye merkezi yönetiminin beklentilerine rağmen, PKK/PYD-YPG’nin ülke yönetimine entegre olmaktan kaçındığı ve ayrışma politikalarıyla bölgede kalıcı istikrarın önünde engel oluşturduğu belirtiliyor. Söz konusu örgütlerin, sahadaki operasyon ve eşgüdüm süreçlerine olumsuz etkileri de vurgulanıyor. Ayrıca, bölgedeki kimyasal silahlar, mayın temizleme ve sivillerin güvenli yeniden dönüşü gibi alanlarda uluslararası çabaların desteklenmesi zorunluluğuna işaret ediliyor.
Güvenliğin Sağlanmasının Ulusal Çıkarlar Açısından Önemi
Bu gelişmeler ışığında, Irak ve Suriye’nin egemenlik sınırlarını ve toprak bütünlüğünü bozmayı amaçlayan her türlü girişime karşı alınacak önlemler, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından kritik hale geliyor. Özellikle bölgede istikrarın tesisi ve bölgesel barış ortamının güçlendirilmesi adına, uluslararası hukuka uygun yürütülecek operasyonların ve çalışmaların önemi vurgulanıyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin, bölgedeki gelişmelere karşı kararlı duruşunu sürdürmesi milli güvenlik stratejisinin temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor.