Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Türkiye’nin Jeotermal Potansiyeli ve Gelişimi: Güncel Durum ve Gelecek Vizyonu

Türkiye’nin jeotermal potansiyeli, güncel durumu ve gelecek vizyonu hakkında kapsamlı bilgiler. Yenilenebilir enerji alanında önemli adımlar ve gelişmeler burada.

Türkiye'nin jeotermal potansiyeli, güncel

Türkiye, enerji sektöründe dünyanın 4’üncü, Avrupa’nın ise lider ülkesi konumunda. Zengin jeotermal kaynaklara sahip olmasına rağmen, değerlendirilme aşamasında olan bu potansiyelin tam anlamıyla kullanılması halinde ülkede enerji üretimi ve ekonomik faaliyetler büyük ölçüde artabilir. Keşifleri tamamlanmış olan jeotermal enerji kapasitesi yaklaşık 62 bin megavat (MW) seviyesinde bulunuyor. Bu rakam, ülkenin şu anki tüketiminin yaklaşık 10 katı seviyeye karşılık geliyor. Çeşitli alanlarda -seracılık, konut ısıtması, termal turizm, sebze ve meyve kurutma ve balıkçılık gibi- ekonomik değer yaratabilen jeotermal enerji, Türkiye’nin gelecekteki enerji stratejisinin anahtar unsurlarından biri olmaya devam ediyor.

Jeotermal enerjinin Türkiye’deki önemi, sektördeki aktif katılımların ve sürdürülebilir büyümenin artmasıyla daha da belirgin hale geliyor. Sektör temsilcileri ve uzmanlar, bu kaynağın potansiyelinin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için gerekli yasal ve teknik altyapının güçlendirilmesi gerektiği konusunda görüş birliğinde. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının sadece rüzgar ve güneş enerjisiyle sınırlı olmadığını vurgulayan sektör temsilcileri, “Jeotermal, biyokütle, yeşil hidrolik ve dalga enerjisi gibi tüm yenilenebilir kaynaklar eşit derecede kıymetlidir ve birbirinin alternatifi değildir.” diyerek, enerji çeşitliliğinin önemine dikkat çekiyorlar.

Bunun yanı sıra, sektördeki gelişmeler ve düzenlemeler kapsamında ortaya çıkan bazı engellerin aşılması gerektiği de bir gerçektir. Jeotermal enerjinin sürdürülebilir geliştirilmesi ve katkısının artırılması amacıyla, “üvey evlat” gibi görülmemesi gerektiğine inanıyoruz. Bakanlıklar ve kamu kurumlarıyla yapılan görüşmelerde, sektörün tüm paydaşları sürekli olarak kurumsal görüşlerini ve taleplerini dile getiriyor. Özellikle, jeotermal enerji sektörünü madencilik ile yanlış yasal çerçevede yan yana konumlandırılmasının sıkıntılarına kurumsal olarak değiniyorlar.

Türkiye’deki yasal düzenlemelere göre, enerji sektörünün çevresel ve sosyal standartlara uygun şekilde gelişmesi için çalışmalar sürüyor. Ancak, sektör temsilcileri,:

  • Yatırımcıların hızlı ve güvenilir bir şekilde projelerini hayata geçirebilmesi
  • Mevcut mevzuatların sektörü destekleyecek şekilde güncellenmesi
  • Yatırım sürelerinin esnetilmesi

konularında resmi adımların hızlandırılmasını talep ediyor. Özellikle, 2040 yılına kadar işletmeye alınması planlanan projelerin teşvik sürelerinin uzatılması, sektörün sürdürülebilir gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Çünkü, yeni bir jeotermal santralın kurulumu ve devreye alınması, pek çok aşamadan oluşup en az beş yıl alabiliyor. Bu süreç, yatırımcılar için büyük bir belirsizlik ve riski de beraberinde getiriyor. Mevcut mevzuata göre, 2030 yılına kadar santrallerin devreye alınması gerekiyor ve bu da pek çok yatırımcının projelerini zamanında tamamlayamama ihtimalini doğuruyor.

Türkiye’nin jeotermal enerjideki gerçek potansiyeli, zengin kaynaklara sahip olması ve çeşitli kullanım alanlarıyla birlikte büyüyor. 1500’den fazla doğal jeotermal çıkış noktasına sahip olan ülkede, şu an yaklaşık 1733 MW kurulu güçle elektrik üretimi gerçekleştiriliyor. Bu rakam, toplam jeotermal kullanım alanlarıyla birlikte dikkate alındığında, ülkenin toplam tüketimi yaklaşık 7 bin MW seviyesine ulaşmış bulunuyor. Ayrıca, keşfi yapılmış potansiyel kaynaklar göz önüne alındığında, 62 bin MW’ın sadece yüzde 11’i kullanılmakta. Bu veriler, Türkiye’nin dünya sıralamasında jeotermal enerji üretiminde 4’üncü, Avrupa’da ise lider konumda olduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak, Türkiye’nin jeotermal enerjisi hem mevcut altyapısı hem de potansiyeliyle ülke ekonomisine ve enerji güvenliğine büyük katkı sağlıyor. Sektördeki gelişmeler ve tamamlanması gereken hukuki düzenlemelerle birlikte, hedefler doğrultusunda önemli adımlar atılarak tüm imkanlar kullanılabilir hale getirilecektir.