TBMM Genel Kurulu’nda, Milli Savunma ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarının 2026 yılı bütçeleri üzerinde DEM Parti milletvekilleri tarafından yapılan konuşmalar dikkat çekti. Ekonomik, siyasi ve hukuki dengelerin hızla değiştiği bu dönemde, insanlık değerlerine ve toplumsal normlara karşı yürütülen saldırılar da artış gösteriyor. İnsanlık tarihinin binlerce yıllık birikimini oluşturan değerlerin korunması ve savunulması gerektiğine dikkat çeken milletvekilleri, bu unsurların erozyonuna karşı durmanın önemini vurguladı.
ABD-Çin arasındaki küresel rekabetin, sistemsel baskıyı artırdığı ve yeni enerji ile ticaret yollarını şekillendirdiği görülmekte. Bu jeopolitik mücadele, bölgesel çatışmaları ve silahlanma yarışı gibi unsurları da beraberinde getiriyor. Özellikle bölge halklarına yönelik mülksüzleştirme, yerinden edilme ve soykırım politikalarının, sermaye çıkarlarının ve ekonomik çıkarların bir sonucu olduğunu ifade eden milletvekilleri, savaşların ve çatışmaların insani maliyetlerine dikkat çekti.
Silahlanma Yarışının Toplumsal ve Bölgesel Etkileri
Silahlanma yarışının, küresel güçler arasındaki kısır döngünün bir parçası olduğunu belirten milletvekilleri, bu durumun yalnızca kar amacı güden silah endüstrisi tarafından beslenmekle kalmadığını, aynı zamanda halklara büyük maliyetler çıkardığını sözlerine eklediler. Bölgelerin güvensizlik ortamına sürüklendiğine, demokratikleşme ve barış umutlarının zayıfladığına işaret eden temsilciler, daha fazla silahlanmanın değil; daha fazla diyalog ve diplomasi ile politika geliştirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı.
İsrail ve Orta Doğu Politikalarının Güncel Yansımaları
Filistin’de yaşanan insan hakları ihlallerinin ve soykırımların, sadece dini veya etnik çatışma ile açıklanamayacağını söyleyen milletvekilleri, bu uygulamaların ekonomik çıkarlar ve sermaye hareketlerinin de bir sonucu olduğunu dile getirdi. İsrail’in, bölgedeki stratejik noktaları kontrol altına almak adına gerçekleştirdiği operasyonların, bölge halklarına yönelik ciddi tehditler ve kayıplar yarattığını belirten siyasi temsilcileri, bunun sadece bölgesel değil, küresel bir sorun olduğunu da vurguladı.
Ekonomik Özelleştirmelerin ve Bölgesel Kalkınmanın Gelişimi
Özelleştirme politikalarına ilişkin olarak, DEM Partisi milletvekilleri döneminde gerçekleşen özelleştirmelerin, ekonomik olarak olumlu görünümlere yol açtığını ancak bölgelerin kazanımlar açısından yetersiz kaldığını ifade etti. Özellikle GAP ve DAP bölgelerinin, başta teşvik ve yatırım olmak üzere, gerekli yatırımlardan mahrum kalması, bölgeler arası gelişmişlik farklarını artırdı. Bu durumun giderilmesi için, kaynakların adil dağılımı ve bölgesel kalkınmanın önceliklendirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı.
Bölgesel eşitlik ve kalkınmanın sağlanması adına, bütçe artışlarının yanı sıra, toplumsal güçlerin ve sivil toplumun aktif katılımının artırılması gerekliliği üzerinde duruldu. Ayrıca, iktidarın KOBİ’leri ve sanayi altyapısını daha adil desteklemesi ve bölgesel gelişimin önünü açacak politikaların geliştirilmesi gerektiği belirtildi.
