Varis, bacaklardaki toplardamarların genişlemesi ve belirginleşmesi sonucu ortaya çıkan yaygın bir damar rahatsızlığıdır. Özellikle 40 yaş ve üzerindeki kadınlarda daha sık görülmekte olup, hormonal faktörlerin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadığı düşünülmektedir.
Gelişen, “Vakaların yaklaşık %30’unda ailesel yatkınlık söz konusudur. Uzun süre ayakta durmak veya hareketsiz oturmak, bu hastalığın riskini artıran önemli etkenler arasındadır.” diyerek, genetik faktörlerin ve yaşam tarzının varis oluşumuna etkisini vurguluyor.
Belirtiler ve Tehlikeler
Hastalık belirtileri arasında bacaklarda zamanla artan ağrı, şişlik, yanma, gece krampları ve huzursuzluk hissi sayılabilir. Ancak, varis yalnızca estetik problemlerle sınırlı kalmamalı; ilerleyen ve yaygın vakalarda tromboflebit, derin ven trombozu ve akciğer embolisi gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Bu durumlar solunum güçlüğü ve yaşamı tehdit edici sonuçlar doğurabilir.
Tanı ve Modern Tedavi Yöntemleri
Varis teşhisi, detaylı fiziksel muayene ve venöz renkli doppler ultrasonografi kullanılarak konur. Günümüzde, hastalığın farklı evrelerine uygun birçok yenilikçi tedavi yöntemi bulunmaktadır. Skleroterapi, köpük skleroterapi, lazer ve radyofrekans ablasyon ile toplardamar yapıştırma teknikleri sayesinde hastalar daha kısa sürede iyileşmekte ve başarı oranları artmaktadır.
Uzman bir cerrahın uygun tedavi planını belirlemesi durumunda, varislerin tekrar etme riski oldukça düşüktür. Ancak, tedavi sonrası bile bacaklarda yeni damarlar ve varisler oluşabilir. Ayrıca, hastalığın ilerlemesini engellemek amacıyla kullanılan varis çorapları, tedavi edici değil, destekleyici ürünlerdir.
Korunma ve Yaşam Tarzı Tavsiyeleri
Varis oluşumunu önlemek için düzenli yürüyüş ve yüzme gibi hafif egzersizler faydalı olacaktır. Aynı zamanda, fazla kilolardan kurtulmak ve uzun süre ayakta durmamaya özen göstermek önemli adımlardır. Bacaklarda zamanla yeni damarlar veya ağrı, şişlik gibi belirtiler fark edildiğinde, mutlaka kalp ve damar cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır.