Yıl Sonu Enflasyon Tahminleri ve Asgari Ücret Üzerindeki Etkileri

Yabancı finans kuruluşlarının yıl sonunda bekledikleri enflasyon oranları, ülkemizde asgari ücret tartışmalarını şimdiden alevlendirdi. Muhalefet ise bu gelişmeler ışığında iktidarın önümüzdeki günlerde yaklaşık yüzde 20 civarında bir ücret artışına yöneldiğine dikkat çekiyor. Geçmişteki kayıplar ve mevcut ekonomik dinamikler, ücretlerin değer kaybını daha da derinleştiriyor.

Özellikle muhafazakar hareketler ve ekonomik uzmanlar, enflasyonun yıl sonunda %25-29 aralığında olmasını öngörürken, finans kuruluşları 2026 için bu oranın %13 ila %19 arasında değişeceğine inanıyor. JP Morgan, geçen yıl %30’luk artış öngördüğü asgari ücrete bu yıl için %20 oranında zam planı yaptı. Bu gelişmeler, alınan kararların piyasa beklentilerinin oldukça altında kaldığını gösteriyor.

İşçilerin ve Çalışanların Endişeleri

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, düzenlediği grup toplantısında, iktidarın asgari ücreti yaklaşık %20 artırma niyetinde olduğunu belirterek, “Yıl sonunda asgari ücret 26 bin 500 liraya ulaşacak ve bu seviyede tutulacak” şeklinde ifadelerde bulundu. Bir başka önemli analiz ise, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer’den geldi. Taşcıer, “1 Ocak’ta 22 bin 104 TL olan asgari ücret, şu an halen aynı seviyede seyrediyor. Ancak TÜİK’in yayımladığı 9 aylık enflasyon verileri bu artışın altında kalıyor. Bu durumda, ücretlerin en az 27 bin 761 TL’ye yükselmesi gerekirdi ki, alım gücü korunabilsin.”

Enflasyon ve Gelir Kaybı

Taşcıer’e göre, hükümetin ara zam yapmaması nedeniyle, çalışanların cebinden yaklaşık 6 bin TL’nin fiilen alındığını vurguluyor. “Bu kayıp, ücretlerin enflasyon karşısında erimesine neden oluyor”. Ayrıca, Türkiye’de ücret politikalarının gerçek emekçi beklentilerinden uzaklaşıp, uluslararası finans çevrelerinin tahminlerine göre şekillendiğine dikkat çekiyor. Yıl sonunda enflasyonun %30’lara ulaşmadan kapanacağı öngörüleri, bu durumun kalıcı kayıplar ve satın alma gücü kaybına zemin hazırladığını gösteriyor.

Taşcıer, küresel finans çevrelerinin hesaplarının, milli ekonomik politikaların önüne geçtiğine vurgu yaparak, “Bu gidişat, milyonlarca çalışanın emek değerinin uluslararası finans çevreleri tarafından belirlendiğine işaret ediyor”. Çalışanlar, üretmeye devam etse de, hak ettikleri karşılığı alamadıkları sürece ekonomik kayıplar devam edecektir.