Yaklaşan yılın sonunda, milyonlarca çalışan ve işveren için büyük öneme sahip olan asgari ücret belirleme çalışmaları hız kazanıyor. 12 Aralık’ta gerçekleştirilecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesinde, uzmanlar ve sendikalar süreçte dikkat çeken noktaları ve olası senaryoları masaya yatırıyor.
Mevcut ekonomik ortamda hayat pahalılığı devam ederken, ilgili tarafların talepleri ve beklentileri yeni ücret seviyesini şekillendiriyor. Uzmanlar, özellikle komisyonun yapısına ve karar alma mekanizmasına eleştirel bakışlarını sürdürüyor.
Komisyonun Yapısı ve Karar Alma Süreci
Türkiye’de asgari ücret belirleme mekanizması uzun süredir tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Hükümet, işveren ve sendika temsilcilerinden oluşan komisyonlar, yıllardır belirli bir ritüel çerçevesinde toplanırken, uzmanlar bu yapının küçük çaplı bir formaliteden ibaret olduğunu düşünüyor.

SGK uzmanı İsa Karakaş, komisyon üyelerinin oy verme alışkanlıklarına dikkat çekerek, Hükümeti temsil eden üyelerin her zaman görüş birliği içinde hareket ettiğini vurguladı. Bu durumun, kararların genellikle hükümet ve işverenin ortak hassasiyetleriyle sınırlı kalmasına neden olduğunu belirtti.

İşverenlerin Talepleri ve Devlet Destek Mekanizması
İşverenler, özellikle döviz kuru dalgalanmaları ve yükselen maliyetler karşısında devlet desteğinin artırılması gerektiği görüşünde. Uzmanlar, mevcut desteklerin pazarlık masasında önemli bir unsur olduğunu ve artırılması halinde, asgari ücretin de buna bağlı olarak yükselebileceğini belirtiyorlar.

Desteklerin kaynaklarının ise Devlet bütçesi değil, İşsizlik Sigortası Fonu olduğu konusunda vurgu yapıldı.

Yaşam Maliyeti ve Asgari Ücretin Alt Sınırı
Yakın vadede en çok göze çarpan konu ise yaşam maliyetlerindeki artış. Uzmanlar, asgari ücretin en az açlık sınırının altında olmaması gerektiğine dikkat çekerek, “Açlık sınırının altında ücret olamaz” ifadesini kullanıyorlar.

Bekâr bir çalışanın aylık yaşam giderleri göz önüne alındığında, asgari ücretin 40 bin TL’nin altına inmemesi gerektiği hususu öne çıkıyor.

Gözler Zam ve Orta Vadeli Tahminlerde
Enflasyon ve sürdürülebilir istihdam endişeleri nedeniyle, yüzde 25 ile %30 arasında bir artış beklentisi söz konusu. Uzmanlar, En düşük yüzde 25 artışla 27.600 TL, en yüksek yüzde 30 artışla 28.700 TL seviyesine ulaşabiliriz şeklinde öngörülerde bulunuyor.

Ancak, Cumhurbaşkanı’nın müdahalesi ile asgari ücrette biraz daha artış olabileceği de dile getiriliyor; örneğin, 29 bin TL civarında bir rakam mümkün olabiliyor.

Sendikaların etkisi konusunda ise, ulusal düzeydeki güçlerin sonuç üzerinde sınırlı bir etkisi olduğu belirtilerek, son kararın yine de işveren ve hükümet arasında olacağına vurgu yapılıyor.
Yıl ortasında bir zam düşüncesinin ise uzak olduğuna dikkat çekilerek, “Yıl ortasında ek zam yapılması planlanmıyor ve bu yıl da asgari ücretin sabit kalması bekleniyor.”

Sürekli Güncellenen Tartışma ve Son Söz
Asgari ücret konusu, ekonomik göstergeler ve çalışan beklentileri doğrultusunda sürekli şekilleniyor. Enflasyon baskısı ve yaşam maliyetlerindeki artış, yeni ücretin adil olup olmayacağı konusunda soru işaretleri yaratmaya devam ediyor.

Uzmanların son olarak sorduğu soru ise, “Asgari ücret, gerçek anlamda bir umut mu?” şeklinde özetleniyor.




